|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
18
Mayıs 2010
|
|
|
CircassianCenter
/
Haber Merkezi
|
|
|
|
|
|
|
|
Rusya, Türkiye ile füze sistemini
görüşüyor
Rusya Federal Askeri Teknik
İşbirliği Servisi Başkanı Mihail
Dmitriyev, füze sistemi ile ilgili
Türkiye ile müzakereler
yaptıklarını belirtti. Rus yetkili
Dmitriyev, “Perspektifli konular
niteliğinde helikopter
satışlarının yanısıra füze kalkanı
sistemi çalışmaları da olabilir.”
dedi.
Gazetecilerin
“Türkiye’ye yönelik hangi füze
kalkanı sistemi söz konusu olacak”
yönündeki sorularına ise
Dmitriyev, “Türkiye’nin evet
diyeceği isimler henüz belirsiz.”
diye yanıt verdi.
Rus
yetkili, ayrıca Suriye ile MiG-29
tipli savaş uçağı, araçlar, tank
savarlar ve Pantsir model kısa
menzilli füzelerden oluşan hava
savunma sistemlerinin satışları
ile ilgili anlaşma imzalandığını
belirtti. |
|
|
|
|
Moskova'da 'Türk Günleri'
festivaline ilk adım
Rusya'da New York Türk Günü
etkinliğine benzer bir festival
için Türkiye Moskova Büyükelçiliği
Ticaret Müşavirliği harekete
geçti. İki ülke ilişkilerinde son
dönemde artan gelişmeleri dikkate
alan müşavirlik Moskova'da
faaliyette bulunan RUTİD, RTİB,
TUSKON ve DEİK gibi iş adamları
örgütleri ile birlikte Moskova'da
30 mayısta yapılması planlanan bir
'Bahar Şenliği' düzenleyecek. |
|
|
|
|
Rusya
görünmeyen helikopter üretecek
Rusya, savaş uçaklarına saldırı
gerçekleştirebilecek ve aynı
zamanda radarlara yakalanmayacak
helikopter üretmeyi planladığını
duyurdu.
Rusya
Helikopterleri şirketi CEO'su
Andrey Şibitov Gazeta gazetesine
yaptığı açıklamada şirketin
beşinci nesil savaş helikopteri
üzerinde çalıştıklarını söyledi.
Şibitov, “Helikopter projesinin
hayata geçirilmesi halinde, bu
dünyanın ilk beşinci nesil
helikopteri olacak” dedi.
Yapılması planlanan helikopterin
karakteristiklerine pek değinmek
istemeyen Şibitov, yeni icat için
1 milyar dolara kadar kaynak
harcamayı planladıklarını söyledi.
Şibitov, “Helikopterin 5.
jenerasyon özelliklerine sahip
olması için radarlarda
yakalanmaması, uzun uçuş menzilli
olması, entelektüel bir silah
kontrol sistemi ile donatılmış
olması, savaş uçakları ile
mücadeleye girebilmesi ve saatte
500-600 km'ye kadar hıza
ulaşabilmesi gerekiyor.” diye
konuştu.
Helikopterler
sadece kara hedeflerini
vurabiliyor Ancak Rus hükümeti,
henüz helikopter üretimine izin
veren sözleşmeyi imzalamadı.
Uzmanlar kontratın imzalanmaması
halinde beşinci nesil helikopterin
üretilmesinin mümkün olmayacağı
uyarısında bulunuyor. Ayrıca halen
1970'lerde üretilen helikopterleri
kullanan Rusya'nın bu zamana kadar
beşinci nesil uçak ve helikopter
projelerinde henüz bir başarı
sağlamadığı üzerinde duruyor. |
|
|
|
|
KGB’nin mahrem kaset “tuzağının”
kurbanları
CHP
eski Başkanı Deniz Baykal’ın
mahrem kasetinin internette
yayınlanması Türkiye gündemini
meşgul ederken, bu yöntemin eski
Sovyet istihbarat servisi KGB’nin
en iyi numaralarından biri olduğu
ortaya çıktı. Rus basınında çıkan
haberlere göre, KGB bayan
ajanlarının aracılığıyla çok
sayıda yabancı diplomatı tuzağa
düşürmüş. Dönemin Endonezya
Cumhurbaşkanı Ahmed Sukarno ve
Fransa Moskova Büyükelçisi Moris
Dejan da KGB’nin sarışın bayan
ajanlarının “tuzağına” düşürdüğü
isimler arasında.
ABD
elçilik koruması 1980’lı
yılların ortalarında deniz
komandosu subayı Cleyton Lointri
ABD Moskova Büyükelçiliği’nde
koruma görevlisi idi. Tüm elçilik
çalışanları gibi Lointri’ye de
Sovyet kadınlarıyla yakın ilişkide
bulunmak yasaklanmıştı. Fakat KGB
bayan ajanı Violetta Seyna genç
Amerikan subayını ele geçirmeyi
başardı. Bu gelişmelerin ardından
Amerikan subayı Sovyet
istihbaratının kucağına düştü. KGB
Lointri’ye şantaj yapınca, subay
bunun karşılığında elçiliğin tüm
detay planını ve SSCB
topraklarındaki Amerikan
casuslarının ismini vermek zorunda
kaldı.
Kanadalı diplomat
Kanada Moskova Büyükelçilik
görevlisi Roy Guindon da kadınlara
ilgi duyuyordu. 1959 yılında KGB
bunu “keşfetti.” KGB görevlisi
Larisa Dubanova kadın düşkünü
Kanadalı diplomatla “tanıştı.”
Onların arasında “büyük sevgi”
başladı. Aradan bir kaç ay sonra
Larisa “hamile” olduğunu açıkladı.
Sevgilisinin tehditleriyle sıkışan
Kanadalı diplomat, KGB ile
işbirliği yapmaya yeşil ışık
yaktı. Birkaç yıl sonra Kanada
istihbaratı Guindon’un casusluk
yaptığını ortaya çıkardı.
Fransa Büyükelçisi KGB
koskoca Fransa Moskova
Büyükelçisi’ni de tuzağa düşürmeyi
başarmış. 1955 yılında dönemin
Fransa Moskova büyük elçisi Moris
Dejan günlerin birinde bir Rus
sanatçısı Larisa
Kronberg-Sobolevskaya ile
“tanışıyor”. Aslında kadın,
sanatçıdan ziyade KGB ajanı idi.
Daha sonrası ise bir istihbarat
ajan teknik kurgusu, sahnesi:
Moris ve Larisa evdeyken, daireyi
bayanın sözde “kıskanç eşi”
basıyor! Ki o da KGB ajanı.
“Kıskanç eş” hemen yumrukla Fransa
elçisine saldırarak mahkemeyle
tehdit ediyor. Daha sonra skandala
yol açılmaması için elçiye bunun
karşılığında KGB ile işbirliği
teklif ediliyor... Olaydan
haberdar olan dönemin Fransa
Cumhurbaşkanı General de Gaulle
elçiye kızarak, “Moris görev
başındayken, çalışmak yerine
herkesi yatağa mı götürüyorsun?”
diyor.
Endonezya lideri
tuzağa düşmüş, ama şantaja boğun
eğmemiş Şantaj olaylarının
ilginçi ise dönemin Endonezya
Devlet Başkanı Ahmed Sukarno’nun
başına gelmiş: 1960’lı yılların
başlarında Moskova ziyareti
sırasında otelde Sukarno’ya özel
oda hazırlanmıştı. Burada ise
kendisini güzel bayanlar
bekliyordu. Ki hepsi de KGB
ajanları idi. Ertesi gün odadaki
“gelişmeleri” içeren görüntüler
Endonezya liderine sunuldu. Fakat
Sukarno hiç keyfini bozmadı ve KGB
yetkililerinden görüntünün bir kaç
kopyasını rica etti. Endonezya
lideri memnun şekilde, “Bu
görüntüleri Endoneyza
sinemalarında göstermeyi
düşünüyorum. Halkım benim gibi
liderle onur duyacaktır.” diyor.
|
|
|
|
|
'Atatürk'ten Soğuk Savaş Dönemine
Türk-Rus İlişkileri' tartışılıyor
Atatürk Araştırma Merkezi
Başkanı Cezmi Eraslan, Türkiye ve
Rusya arasındaki ilişkilerin 90
yıllık geçmişe dayandığını
belirterek, "Türkiye ile Rusya
arasındaki diplomatik ilişkiler
emperyalist güçlerin esaretinde
bulunan mazlum halkların
kurtuluşuna yönelik işbirliğiyle
başlamıştır" dedi.
Atatürk
Araştırma Merkezi ile Atatürk
Kültür Merkezinin işbirliği ve
Rusya Federasyonu Ankara
Büyükelçiliğinin desteğiyle milli
kütüphanede düzenlenen
"Atatürk'ten Soğuk Savaş Dönemine
Türk-Rus İlişkileri" konulu
çalıştayın açılış konuşmalarını
Eraslan, Rusya'nın Ankara
Büyükelçisi Vladimir İvanovski ve
Türkiye'nin Moskova Büyükelçisi
Halil Akıncı yaptı.
Eraslan konuşmasında, Türk ve Rus
milletleri arasında yüzyıllar
süren ilişkilerde bölgesel ve
küresel şartların yönlendirmesiyle
inişli çıkışlı dönemler
yaşandığını belirterek, devletler
arasındaki ilişkilerde duygusal
tepkilerden daha çok gerçekçi
yaklaşımların önemli olduğunu, bir
tarafta Osmanlı devletinden
Türkiye Cumhuriyetine ve diğer
tarafta Çar Rusya'sından Sovyetler
Birliği'ne geçiş sürecinde ortak
rakiplere karşı yapılan
işbirliğinin her iki ülke için
büyük önemi olduğunu kaydetti.
Eraslan, günümüz Türk-Rus
ilişkilerinin başlangıç
noktasının, 90 yıl önce 26 Nisan
1920 yılında Atatürk'ün TBMM adına
Rusya'ya yazdığı mektupta
belirttiği gibi, "Emperyalist
hükümetler aleyhine harekat ve
bunların tahtı tahakküm ve
esaretinde bulunan mazlum
insanların tahliyesi gayesini
istihdaf eden bir işbirliği"
olduğunu söyledi. Atatürk
döneminin sonuna kadar devam eden
diplomatik, kültürel, mali ve
askeri işbirliğinin öncesinde
Türkiye'nin Bolşevik devriminin
oluşması için dolaylı bir
yardımının da söz konusu olduğunu
ifade eden Eraslan, Çanakkale
savaşında mücadele eden kahraman
Mehmetçiğin, ülke başkentinin
işgalini önlediği gibi, Çar
Rusya'sını da müttefik kuvvetlerin
yardımlarından yoksun bıraktığını
belirtti.
Rusya'nın Ankara
Büyükelçisi Vladimir İvanovski de
konuşmasında eski İngiltere
Başbakanı Winston Churchill'in
"Geçmiş, bizim geleceğe giden
yolumuzu kapatmamalıdır" sözlerini
hatırlatarak, Türk-Rus
ilişkilerinin 90. yılında yapılan
bu çalıştayın, ülkeleri
ilişkilerin geleceğine götüren bir
yol, bir kapı olduğunu söyledi.
İvanovski, Rusya Devlet Başkanı
Dimitriy Medvedev'in Türkiye
ziyaretiyle ilişkilerin tarihi bir
döneme girdiğini ve ekonomik,
diplomatik ilişkiler düzeyinde
yüksek seviyeye ulaştığını
kaydetti.
İvanovski,
Türkiye ve Rusya arasındaki
dostluğun başka milletlere karşı
değil, kendi milletlerinin refahı
için kurulduğunu söyledi.
Türkiye'nin Moskova Büyükelçisi
Halil Akıncı da Medvedev'in
ziyaretiyle örtüşen bu çalıştayın
isabetli olduğunu ve ilişkilerin
nereden nereye geldiğini
gözlemlemeye fırsat verdiğini
ifade etti. Türk-Rus ilişkilerinin
tarihi hakkında kısa bilgi veren
Akıncı, ilk Rus büyükelçisinin
İkinci Beyazıt döneminde, 1492'de
geldiğini vurgulayarak, Rusya'nın
coğrafi konumu nedeniyle Türkiye
için vazgeçilmez bir komşu
olduğunu bildirdi. Birçok etkenin
iki millet arasındaki ilişkilerin
gelişimine tesir ettiğini kaydeden
Akıncı, ilişkilerin rekabet,
durgunluk ve işbirliği şeklinde
geliştiğini belirtti.
Akıncı, Osmanlının gerilemesi ve
dağılmasında Rusya'nın büyük
etkisinin olduğunu, Sovyetler
Birliği'nin Kurtuluş Savaşı
sırasında Türkiye'ye yaptığı
kritik öneme sahip yardımın ise
birbirine uzak duran iki milleti
yaklaştırdığını ifade etti.
Atatürk dönemi sonrasında
ilişkilerin farklı seyirler
izlediğini kaydeden Akıncı, son
iki yıllık dönemde ise ilişkilerde
çok büyük gelişmeler yaşandığını
ve iki kez Cumhurbaşkanı
düzeyinde, 5 kez Başbakan
düzeyinde görüşmelerin
yapıldığını, Üst Düzey İstişare
Konseyinin kurulmasıyla da bu
ilişkilerin "taçlandığını"
söyledi.
İlişkilerin
bugünkü düzeyine ilişkin de
Akıncı, "İki ülke arasında
imzalanan vize muafiyeti ve
nükleer santral kurulumu
anlaşmaları, ilişkileri geri
dönülemez bir hale getirecek"
dedi.
Akıncı, boğazların
çevre güvenliğini sağlayacak
Samsun-Ceyhan ham petrol boru
hattı anlaşmasında da önemli
mesafe katettiklerini ve
anlaşmanın imzalanmaya yakın
olduğunu bildirdi.
Açılış
konuşmalarının ardından
katılımcılar, Türk-Rus
ilişkilerinin tarihini yansıtan
belgeseli izledi ve fotoğraf
sergisini gezdi.
İki gün
sürecek çalıştayda, Türkiye ile
Rusya'nın çeşitli kurum ve
üniversitelerinden gelen bilim
adamları, iki ülke arasındaki
siyasi, diplomatik, ekonomik ve
kültürel ilişkiler konusunda sunum
yapacak. |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|