''ADİGE RUHU TAŞIYORSAK ADİGE DİLİNE SAHİPÇIKALIM''

 
 

Jılase Marite

Adige Psalhe Gazetesi, Aralık 2005
Çeviri: Ergün Yıldız

 
   
 

Kxueşşısokxue Nurhaliy,

Musa oğlu,  1930 yukarı kulkujın köyü doğumlu.

1947 yılında Nalçik pedagoji enstitüsünde eğitimine başlayan Nurhaliy, mezun olduğundan bu yana Adige diline hizmet etmektedir.



1962 yılında KBR eğitim enstitüsü Adige dili ve edebiyatı bölümünün başına getirilen Nurhaliy, aralıksız 43 yıl bu görevi sürdürmüştür. Bu gün hala aynı idarede görevlidir. Bu süre içerisinde metot, fonetik, dilbilgisi, eğitimciler için program, gramer vb. dil öğrenim kitapları da hazırlayan eğitimci, çalışma hayatının 50.yılında Kabardey-Balkar eğitim bakanlığı tarafından onur ödülü ile ödüllendirilmiştir.

Bu gün KBR'de Adige dili öğreten tüm öğretmenlere her dönem bir şekilde  ders vermiş olan Kxueşşısokxue Nurhaliy'e
Öğretmenlerin Öğretmeni unvanı verilmiştir.

²
² ²


Aşağıda hala görevde olan eğitimci ile bu nedenle yapılan röportajdan bazı bölümleri bulabilirsiniz.

² ² ²

"Ben büyük bir ailede doğdum, 5 kız ve 2 erkek. Bizler halkımıza anadilimize olan bağlılığımızı sadakatimizi, dile olan sevgimizi ailede kazandık.

Akşamları büyüklerimiz bizi etrafına toplar, geleneklerimizi, tarihimizi kahramanlarımızı içeren hikayeler anlatırlardı.

Bu örneğimi küçümsemeyin; bir çocuk için bu anlattığım şey çok önemlidir, onun ruh dünyasında halkına bağlılık, diline kültürüne olan sevgi bu tür şeylerle oluşur başlangıçta.

Ben temel eğitimi henüz bitirmiştim ki, ikinci dünya savaşı başladı, okul falan düşünecek durumda değildik. Doğal olarak, büyüklerimiz cephede, bizler ise ekin ve tarla işlerindeydik.

Büyüklerin işlerini üstlenmek zorunda kaldık o sıkıntılı dönemde.

Daha sonra biraz nefes almaya rahata ermeye başlayınca, ben tekrar eğitimime devam etmek istedim; fakat annem babam beni okutamayacaklarını söylediler koşullarımız nedeni ile.

Onlardan habersiz yeniden kaydımı yaptırdım okula, Adige diline olan ilgim ve sevgim nedeni ile Pedagoji Enstitüsü, Adige Dili Bölümü'ne kayıt yaptırarak girdim, böyle başladı dil ile ilişkim.

Aile de benim bu şevkimi hevesimi görünce, ses çıkartmadılar yaptığım şeye.

² ² ²

Anadilin gelişmesi, edebiyatımızın kök salması için emek veren, var olanı iyileştirebilecek geliştirebilecek yetenekli eğitimcilerimiz var artık.

Onlar sayılarının artmasından öte, nitelik olarak vasıflı daha bilgili, kaliteli eğitimciler haline geldiler günümüzde.

Zaten ortaya konulan ürünler eğitimcilerimizin kalite açısından gelişmelerini de yansıtıyor,tabii hala sorunlar yok demek değil bu söylediğim.

Esasında işin normal seyrinin de bu olması gerekiyor.

Çocuklarımızın vatanına milletine ve anadiline duyduğu saygı sevgi, sadakat, ailede ve temel eğitimde aşılanır. O nedenle eğitimci bunun bilincinde olarak görev yapar, daha öz söylersek eğitimci bir halkın başkaları önüne çıkarken giyeceği kıyafetini hazırlayan kişidir.

En çok ta temel eğitimde gereklidir bu özen,bizim edebiyatımızda hiç bir konu yoktur ki içerisinde halkımızın tarihine,geleneğine,ahlakına,yaşam biçimine veya bunlar gibi temel bir değerine vurgu yapmasın.

² ² ²

Anadilimizin durumu ve gidişatı hakkında endişelerimi de belirtmek isterim: Son zamanlarda halk dillerini ilgilendiren yeni ve farklı yasalar çıkıyor, fakat pratikte bunların hiç bir sonucunu göremiyoruz, yaşamımıza yansımıyor hiç bir şekilde.

Bizim dilimiz, ülkemizin resmi dili olmasına rağmen, pratikte bunun olumlu etkilerini hissetmiyoruz, yaşamımıza yansıdığını görmüyoruz.

Bizim anadilimiz Rusça gibi işlerlik kazanamıyor, toplantılar bu dil ile yapılmıyor, işyerlerinin tabelaları kendi dilimiz ile yazılmıyor, yani dili işlevsel hale getirmiyoruz, getiremiyoruz.

Sonrada o dilin kullanım alanı olmadığını söyleyerek öğrenmememize kullanmamamıza mazeret yaratmaya çalışıyoruz.

Bu gün hala anadilimiz olması gereken yerde değil, köylerde, caddelerde meydanlarda konuşulmuyor gürül gürül. Konuşulduğu zaman da hangi dil olduğunu ne söylediğini anlamakta zorlanıyorsunuz, çünkü pek çok başka dilin sözcükleri kullanılıyor.

Öte yandan, Devlet Başkanı'nın üç yıl önce çıkarttığı yasa gereği konuşma dili ile yazı dili ve alfabenin birbirine uydurulması, mevcut sorunların ortadan kaldırılması ile ilgili yasa için Adige dilini okullarda okutan eğitimcilerin pek çoğu ile görüşmeler yaptım.

Eğitimcilerin çoğunluğu yasanın yetersiz olduğunu, bilimsel olmadığını noktalama konusunda ve alfabenin pratik kullanıma uydurulması  konusunda çalışma gerektiğini ifade ettiler.

Eğer eğitimciler 40 yılda bir böylesi bir iyileştirme gerekliliğini talep ediyorlarsa onların sesini duymak önlerini açmak gerekir.

Dil ile alakası olan, onun önemini kavrayan yaşamımızdaki yerini takdir eden herkes bu konuda hassas olmalıdır.

Bizim gelecek nesillerimizin durumu geleceği, doğrudan doğruya bizim anadilimize göstereceğimiz değer ile onu sahiplenmemiz ile alakalıdır.

Adige ruhu taşıyorsak Adige diline sahip çıkmak zorundayız.