DÜNYA LİDERLERİNE MASKHADOV'DAN MEKTUP

 

Çeçenistan Cumhurbaşkanı Aslan Maskhadov tarafından G-7'lerin Cumhurbaşkanları ve Başbakanlarına gönderilen mektup, 19 Temmuz 2001

 
   
 

Sayın Ekselanslar,

Ben Aslan Maskhadov, Çeçenistan İçkerya Cumhuriyetinin demokratik seçimlerle seçilmiş Cumhurbaşkanı olarak, halkım adına size çok ciddi olarak başvuruyorum. Halkım, devam etmekte olan bir soykırım savaşının kurbanlarıdır. Bu soykırımın işlediği günlük cinayetler, liderliğini yaptığınız dünya'nın vicdanının uyanmasını beklemektedir. Biz perişan, kanlar içinde ve esir alındık, siz ise zengin, güçlü ve özgürsünüz.

 

Yakında ön plandaki uluslara yakışan gösteri ve törenlerle Ceneva'da bir araya geleceksiniz. Şeref kıtaları sizi selamlayacak, saraylarda buluşacaksınız ve dünya sizden çıkacak her sözcüğü duymaya çalışacak. Ben ise size mezbaha kokularını andıran ölüm alanlarından yazıyorum ve vatandaşlarım gibi ben de kendi ülkemde Rus avcılarınca aranıyorum. Ben de sizin gibi oy sandığından çıkan yetki ve sorumluluk ile ulusumun liderliğindeyken Moskova rejimi beni haydut, terörist ve cani ilan etti. Küçük ülkemin sınırları dışında sözlerim ne kadar az geçiyorsa, halkımın acı haykırışları da şaşırtıcı bir şekilde sizleri hala sağır ve dilsiz buluyor. Ben de bu sessizliği yırtıncaya dek yazmaya devam edeceğim.

 

Zirve toplantınızda, gelişme yolundaki dünyanın yoksul ülkelerinin borçlarına kolaylık göstermeyi konuşacaksınız. Bu övgüye değer bir iştir ve milyonlarca insanın ümidi, güçlü tarafın insani duygularla, zayıfın yoksulluğuna son vermesidir. Yoksulluğun sessiz şiddetinin yoksul ve açlar üzerindeki etkisini kabul ediyorsanız, bize neden sırtınızı dönüyorsunuz? Kremlin'in bize reva gördüğü alçakça savaşın alevleri içinde biz ölürken, biz daha az ilgiye mi muhtacız? Sizin bizi görmenizi ne engelliyor? Korkarım yanıtı biliyorum. Korkarım ki reelpolitiğin katı öncelikleri sizi bağlıyor ve kalbinizi mühürlemiş. Çalkantılı ve kırılgan bir yeni Rusya ile olan ilişkileriniz zarar görmesin diye, Çeçen halkının yok edilmesini gözardı etmeye hazırsınız. Biz sizin gözünüzde daha büyük çıkarlar için feda edilebilir bir ulusuz. Şimdi masanıza bir konuk oturtuyorsunuz, Rusya Başkanı Vladimir Putin'in elini büyük bir demokrasinin lideri olarak sıkacak ve sizin değerlerinizi paylaşan bir reformist olarak alkışlayacaksınız.

 

Rusya'nın işgali altındaki Çeçenistan'ın şiddetli acılarla kıvranan gerçek yüzünü görmeye tahammül edebilseydiniz, böyle övgüler düzmeye samimi olarak devam edebilir miydiniz? Nüfusu bir milyon olan Çeçenlerden bugün her 7 Çeçen'den biri ölüdür. 250,000 sivil mülteci durumundadır. En temel gereksinimlerden yoksun durumdadırlar. Hastalık ve gıdasızlıktan çoğu kırılmıştır. Özelikle yaşlılar ve çocuklar. 20,000'den fazla sivil halk ve direnenler yeni Gulag'larda temerküz kamplarında acı çekmektedirler. İnsanların yaşayamayacağı ve ilkel koşullarda eziyet çektirilmekte hiçbir tıbbi yardım almamaktadırlar. Bu, Rus ceza sistemini çok aşan aşırı durumdakiler, sadist ve sistemli bir işkencehane halinde girişimlerdir. İnsanların üzerinde kor halindeki sigara söndürülmekte, sakat bırakıcı şekilde dövülmekte, boğulmakta ve insan dışkısı içine atılarak boğulmaktadırlar. İnsanlar bıçak ile doğranmakta, yüksek elektrik voltajı ile şok verilmektedir. Cinsel tecavüz de buralarda rutin olarak yapılanlardan ancak birkaçıdır. Buraya düşenler eninde sonunda ölür. Bu nasıl bir cehennemdir!

 

Kadınlarımız rasgele toplanarak toplu halde tecavüz edilmektedir. Köyler yakılıp yıkılmakta, talan edilmekte, erkekler ve 15 yaşın altındaki erkek çocuklar toplanmakta ve kendilerinden bir daha haber alınamamaktadır. Her Çeçen suçlanmaksızın tutuklanabilir ve yargılanmaksızın öldürülebilir. Her yaştaki erkek, kadın ve çocukların infaz edilerek öldürülmeleri günlük rutin olaylardır. Öldürdükleri insanları kasıtlı olarak parçalamaktadırlar ve teşhir etmektedirler, gömülmeleri yasaktır. Ölülerimiz Ruslar için yeni bir para şeklini almıştır. Rus askerleri öldürdükleri kişilerin cesetlerini akrabalarına para karşılığı satmaktadırlar.

 

Yerle bir edilmiş ve yanan köylerimizin harabeleri altında sayısız toplu mezar bulunmaktadır. Ülkemizin alt yapısı tamamen yok edilmiştir. Yalnız geçen iki hafta zarfında, Çeçenistan'ın güney doğusunda ve batısında bir düzine köy yine  terörize edilmiş, 300 sivil katledilmiş, binlerce sivil hapsedilmiş işkence yapılmış ve tecavüze uğramıştır.

 

Avrupa Konseyine bildirdik ama sonuç yok. Bu, reelpolitiğin karanlık yüzüdür. Uluslar arası siyasetin pragmatizminin ücretini terör, kasaplık ve çılgınlık olarak biz ödüyoruz.

 

1945'de militarizm, faşizm ve nazizm felaketlerini yendiniz. Savaş makinası canavarını ve dünya savaşının holokostunu yaşayanlar, böyle ölümcül hatalar yapmamaya yeminler etmiştiniz ve yeni ruhunuzla kıdemli demokrasiler durumuna gelmiştiniz. Yarım yüzyılda uluslar arası toplum için Birleşmiş Milletleri, NATO'yu, Avrupa Birliğini, AGİT'i kurarak daha adaletli ve güvenli bir geleceği amaçladınız. Nükleer bir savaşı önlediniz, Berlin Duvarını yıkıp komünizm boyunduruğunu kaldırıp, uzun bir soğuk savaşa son verdiniz. Koloni imparatorluğunuza son verdiniz, uluslar kimlik kazandı. Ülkelerinizde ve dışında ırkçılıkla savaştınız, ırk ayrımcılığını sona erdirdiniz. Demokrasinin erdemlerinin diktatörlüğe galip gelmesini sağladınız. Bunların en önemlisi, Nürnberg Mahkemelerinde en asil davranışı sergileyip yasa egemenliğini ve insan haklarının ihlal edilemez evrensel prensipler olduğunu tescil ettiniz, barbarca işlenen suçların hesabının Medeni Hukuk önünde verilmesini sağladınız.

 

Slobodan Miloşeviç'in en sonunda Lahey mahkemesine çıkarılışını övüyorken, Putin'i itibarlı ortağınız olarak kucaklamak nasıl bir şey? Körfez Savaşında aşikar saldırganlık karşısında seferber olurken, Bosna, Kosova, Timor ve Sierra Leone'de etnik temizlik ve vahşet karşısında müdahalede bulunurken, neden Çeçenistan sözcüğünü ağzınıza hiç almıyorsunuz? Myanmar'daki SLORC rejimini, Afganistan'daki Taliban'ı kınıyor ve tecrit ediyorsunuz. Çin'e Tibet'deki zulmü için ve muhalif entellektüellere ve dini guruplara zulmü için baskı yapıyorsunuz, ama sivil Çeçen halkın toplu halde katledilmelerine hiç sesiniz çıkmıyor. Orta Doğu'da, Kuzey İrlanda'da, Makedonya'da, Keşmir'de, Kongo'da ve hatta Sudan'da barış için yorulmaksızın diplomasi trafiği yürütüyorsunuz, peki sizin Çeçenistan için barış planınız yok mu?

 

Ölen bir millet adına sizden isteğimiz artık bizi unutmayınız, birlikte hareket ederek barış görüşmelerinin başlamasını ve tarafsızlarca garanti edilen ve izlenen bir ateşkesi sağlayınız. Uluslar arası hukuka uygun olarak sizden isteğimiz, acilen ihtiyaç duyduğumuz insani yardım, sağlık ve tıbbi personel göndermenizdir. Diğer bir isteğimiz, sivil toplum kuruluşu olan insan hakları müfettişlerinin ve uluslar arası kurumların gözlemcilerinin ve uluslar arası medya temsilcilerinin hepsinin Çeçenistan'a girmesini sağlayınız.

 

Özgür dünya'nın liderleri olarak size müracat ediyorum, savunacağınıza yemin ettiğiniz ve temsilcisi olduğunuz demokrasi gelenekleri için cesaretinizi toplayınız ve Rusya'ya baskı yaparak ülkemi imha etmesini durdurunuz, uyguladığı soykırım için hesap vermesini sağlayınız, yine de vazgeçmiyorsa, Moskova'ya yaptırımlar uygulayınız.

 

Tahammül etmek zorunda kaldığımız vahşet bizim için yeni değildir. Biz Stalin'in tuz madenlerini, dikenli tellerle çevrili ve gardiyan-kuleli kamplarını, isimsiz-mezarlarını hatırlıyoruz, biliyoruz. Vatanımızdan sürülmenin ve soykırımın acılarını biz tattık. Maruz kaldığımız dehşetlerden dolayı bu durumlara maruz kalanlarla korkunç bir ortak paydamız var, biz onları hemen tanırız. Dachau ve Auschwitz'de fırına atılan iskelet halindeki Yahudileri ve Romanları, Nanjing'de süngülenenleri, Biafra'daki gözleri korkudan büyümüş çocukları, My-Lai'da namlunun ucunda yalvaran anne ve bebeğini, hardal gazıyla boğulan Irak Araplarını, Interhamwe'nin bıçaklarıyla Kigali yolunda doğranan Rwanda'lı Tutsileri biz tanırız, anlamsız cinayetler tarihinde onlar bizim şehit kardeşlerimizdir.

 

Ancak, öldürülüşümüz, ölümümüz, dün'e ait bir olay değildir. Şu anda canlı olarak yaşadığımız bir kabus'tur. Siz bu mektubu okurken kaç Çeçen ölüyor? Sizin zirve toplantınız bitinceye kadar daha kaç Çeçeni toprağa gömeceğiz? İnsanlık ve adalet için, konuşmaktan geri durmayınız, sözlerinizi esirgemeyiniz, vicdanınızın sesini dinleyerek şimdi harekete geçiniz. Yoksa tarih sizin için bir utanç sayfası açacak. Halkım kan gölü içinde yok olurken, hiçbir şey yapmadan orada durmaya devam ederseniz, inançlı bir şekilde harekete geçmezseniz, Rwanda'daki kararlılığınızı göstermezseniz, Çeçenlerin ruhları sizin şerefinizin üzerinde bir leke olacaktır, aynen Rusya'nınki gibi.

 

Allah size barış ve adalete hizmet etmeniz için aklı selim ve feraset versin.

Saygılarımla,
Aslan Maskhadov
Çeçenistan İçkerya Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı