Kafkas
Dernekleri Federasyonu'nun, RTÜK ve MEB'e yaptıkları
başvuru, anadilde eğitim ve yayın tartışmasını farklı
bir platforma çekti. Anadilde eğitim ve yayın
tartışmalarının Kürtçe'nin tekelinden çıkmasına olanak
sağlayacağı düşüncesiyle bu girişime AKP de destek
veriyor.
Derler ki, on binlerce yıl önce Tanrı, tüm ulusların
yeterli nüfusa ulaştıklarını, dolayısıyla bundan
sonraki yaşamlarını sürdürecekleri toprakları
belirlemenin ve dünyayı iskana açma zamanının
geldiğini düşünür. Melekleri aracılığıyla tüm
ulusların temsilcilerini huzuruna çağırır ve vatan
bilecekleri bölgeleri bildirir. Yaratıcı gücünün bir
kanıtı olarak da, güzelliğinden dolayı Kafkasya'yı
kendisine ayırır. Ertesi gün ise, toprak almak için
huzuruna Abhaz temsilcisi çıkar. Temsilci, "Halkım
adına toprağımızı almaya geldim" der. Tanrı, kızgın
bir ifadeyle, niçin geç kaldıklarını sorar? Abhaz
temsilci, "Siz toprak dağıtımı yaparken, bizde Tanrı
misafiri vardı; Tanrı misafiri kutsaldır, yalnız
bırakılmaz. Ona hizmet etmek, onu yolcu etmek bizim
boynumuzun borcudur; onu yolcu edinceye kadar gelme
imkanımız olmadı" cevabını verir. Bunun üzerine Tanrı,
"Tanrı misafirini bu kadar kutsal bilen bir halk,
benim için de değerlidir; kendim için ayırdığım
toprağı size veriyorum" der.
Tanrı'dan,
kendisi için ayırdığı Kafkasya'yı almayı başarmış ve
zamanla tüm Kafkasya halklarının ortak mitolojisine
dönüşmüş bu hikayedeki kahramanın torunları,
bugünlerde bir istekte bulunuyor. Tanrı'dan toprağını
almayı başaran, kendilerine Abhaz ve Adige adı verilen
ve genel olarak Çerkez olarak adlandırılan Türkiye
Çerkezleri, şimdi de ana dillerinde eğitim ve yayın
hakkını elde etmenin mücadelesini veriyor.
Anadilde eğitim ve yayın
Çoğunluğunu Adige ve Abhaz kökenli
Kafkasyalıların oluşturduğu yaklaşık 40 Kafkas
Derneği'nden oluşan Kafkas Dernekleri Federasyonu,
geçtiğimiz aylarda, RTÜK ve Milli Eğitim Bakanlığı'na
yaptıkları başvuruyla anadilde eğitim ve yayın
tartışmasını farklı bir platforma çekmeyi başarmış
görünüyor. Kafkas Dernekleri Federasyonu'nun bu adımı,
AKP Hükümeti tarafından da destek görüyor. AKP,
Federasyon'un bu başvurusuna, anadilde eğitim ve yayın
tartışmalarının Kürtçe'nin tekelinden çıkmasına olanak
sağlayacağı düşüncesiyle önem veriyor.
Ancak,
Türkiye'nin AB sürecinde önemli bir adım olarak
değerlendirilen bu başvuruyu bazı kesimler 'soru
işaretiyle' karşılıyor. Çerkezlerin anadilde eğitim ve
yayın taleplerinin, Türkiye'nin üniter yapısının
bozulmasına yönelik yeni bir boyuta dönüşüp
dönüşmeyeceği üzerinde duruluyor. Bu noktada, Kürt
hareketiyle benzerlik kuruluyor. Türkiye'nin,
neredeyse son 20 yıldır 'Bölücülük' hareketine karşı
verdiği mücadelenin toplumsal hafızada işgal ettiği
yer de bu benzerliğe zemin oluşturuyor.
Kürtlerden farklıyız
Federasyon Başkanı Muhittin Ünal Tempo'ya yaptığı
açıklamada, kurulan bu benzerliğe tepki gösterdi.
"Kürtlerin mücadelesiyle bizi aynı kefeye
koyamazsınız" diyen Ünal, şöyle devam etti: "Evet,
birçok yerde yazıyor
ve
söylüyorlar, 'Çerkezlerin istekleri Kürtlerle benzer',
'Kürtlerden sonra Çerkezler de başladı' diye...
Kürtler çok farklı bir yerde; onlarla bizim uzaktan
yakından hiçbir ilgimiz yok. Çerkezlerin, Kürtlerin
bir kısmının isteklerine benzer bir talebi yok. Bugüne
kadar da hiçbir şey istemediler. Bu ülkenin esenliği,
bütünlüğü uğruna her şeyi yaptılar, yapıyorlar,
yapacaklar. Bugüne kadar geleneklerini, dillerini,
kültürlerini önemli oranda kaybettiler. 30 yaşından
küçük olan kuşaklarımızın içinde bir anket düzenleyin
ve istatistiksel bir rakam çıkarın, dil bilenlerin
oranının yüzde 15'lere düştüğünü görürsünüz. Bilenler
de, ancak çocukluğunu köyde geçirmişse, nine ve
dedeyle birlikte olmuşsa biliyorlar. Dolayısıyla, dil
kaybı oluyor."
Ünal, RTÜK'e yapmış oldukları
ana dilde yayın ve Milli Eğitim Bakanlığı gözetiminde
yürütülecek eğitim taleplerinin, dil kaybının
engellenmesine yönelik kültürel bir talep olduğunu
vurguladı.
|