Setenay guaşe bir gün, Kuban Irmağı kıyısında, bir
korunun bir köşesinde güzel bir kır çiçeği gördü.
“Böylesine güzel bir çiçeği evimin önüne dikeyim, gelip
geçen görsün!” diyerek, bahçesine götürüp diktiğini
söylerler.
Ancak ertesi gün çiçeğin yapraklarının buruşup solduğunu
gördü ve çok üzüldü Setenay guaşe.
Başka bir gün aynı çiçekten getirip “önceki tutmadı ama
bakarsın bu tutar” diyerek bahçesine diker. Ancak o da
kurur.
Üçüncü kez aynı çiçekten getirip “belki bu kurumaz”
diyerek getirip yine evinin önüne diker ama onun da
yaprakları pörsüyüp solar.
“Ne diye bunları yerli yerinde bırakmadım ki!” diye
üzülüp söylenir kendi kendine.
Çok geçmeden gökyüzü bulutlarla kaplanır ve
boşanırcasına yağmur yağar. Ertesi sabah uyandığında bir
de ne görsün; Setenay guaşenin bütün çiçekleri yeniden
canlanmış olmasın mı?
Çok sevinir Setenay guaşe. Yağmur suyu çiçeklerin can
suyu olmuştu.
Böylece insanlar suyun bir yaşam kaynağı olduğunu
öğrenmiş oldular. “Su, bir yaşam kaynağıdır” (Psır
psem fed/Псыр псэм фэд ) dediler Nartlar.
(*)
Bu Hatukuay teksti
Adigey’in Hatikuaye köyünde 1887’de doğan usta şarkıcı
ve öykü anlatıcısı İshak Şıbleko tarafından, 12 Kasım
1948’de Asker Hadeğal’a yazdırıldı. -HCY |