İstanbul’a üçüncü havalimanı inşa edilmiyor. Atatürk
Havalimanını yıkıp onu rant limanı dönüştürmek için
amacıyla İstanbul’un en ters köşesine yeni bir
havalimanı inşa ediliyor.
Bu akla ziyan
havalimanı için de üçüncü bir köprü ve çevre yolları
inşa ediliyor. Bu iki proje bir bütündür.
Yeşilköy’deki havalimanının yetersiz kaldığı ve
daha fazla büyütülemeye-ceği doğru değildir. Pek tabii
her havalimanının ulaşabileceği bir maksimum kapasite
vardır. Ancak Atatürk, henüz bu limite gelmemiştir.
Askeri havaalanı bu limanla birleştirilip,
yeni bir genişleme projesi hazırlanabilirdi. Bunlardan
çok daha önemlisi tüm Marmara Bölgesine hitap etmede
“ulaşım ekonomisi açısından” ideal bir yerde kurulu S.
Gökçen Havalimanı'nın büyütülmesiydi.
Geçti
bunlar!
Yola devam.
İSTANBUL’U
BÜYÜTEREK RANT YARATMAK AMAÇSA YAPILAN DOĞRUDUR
İstanbul aşırı büyüyor; Anadolu’da yaşayanlar bu
kente “vize” ile gelmelidir diyen Başbakan
Erdoğan’dır. Üçüncü köprü cinayettir diyen de
kendisidir.
Şimdi şehrin Kuzey’inde yeni
İstanbul kurmak isteyen de Başbakan Erdoğan’dır. Çünkü
Türk ekonomisinin çekici gücü inşaat ve inşaatla
ortaya çıkan arsa rantlarıdır.
Siyasetin
finansman kaynağı da aynı rantlarıdır.
Pek
tabii bu yeni yerleşim bölgesine insan çekmek için
orada bir “cazibe merkezi” kurmak gerekir. Bu da yeni
bir havalimanıdır. Hem de eskisini yıkarak.
Böylece bir taşla iki rant avlağı oluşur. Hem eski
havalimanı iskâna açılır hem de yenisinin çevresi.
Zannedilmesin sadece AKP’lilerden bahsediyorum.
Türkiye’de insanlar her yeşil alanı inşaat arsası,
çayırda otlayan her kuzuyu kebap olarak görür.
HER ARZ KENDİ TALEBİNİ DOĞURUR
İktisadın temel öğretisi; arzı, talebin
yarattığıdır. Kısaca ortada potansiyel bir talep yoksa
arz ortaya çıkmaz. Çıksa da, piyasaya sunulan o ürün
satılmaz denir.
Ancak görülmüştür ki; “her
arzın, kendi talebini yaratma gücü” de vardır.
Özellikle ulaşım-yerleşim ilişkisinde bu kesinlikle
böyledir.
Yolu olmayan bir yörede yerleşme
olmaz. Yerleşme yoksa yola da ihtiyaç yoktur. Ama o
yöreye bir defa yol gitti mi, yol olduğu için orada
yerleşme başlar. Oturanlar arttıkça yola talep artar,
yol yetersiz kalır ve ikincisi yapılır.
Bu
oluşumu İstanbul’un Boğaziçi köprülerinde aynen
gözlemledik.
Bir soru: On yıl önce Çanakkale
Boğazına bir köprü inşa edilseydi Marmara Bölgesi
nasıl gelişirdi, İstanbul’a etkisi ne olurdu?
Son Söz: Yanlış, yanlışı doğurur;
ama doğru yapmaz.
|