Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü
(UNESCO) Başkanlığı’nda bugün bir Bulgar, İrina Bokova
oturuyor.
İki gün önce seçildi.
Akıllara
ziyan bir iş yapılmasaydı, o koltukta bugün bir Türk,
sanatçı Zülfü Livaneli oturuyor olacaktı. 13 yıldır
UNESCO İyiniyet Elçisi olan Livaneli...
Bırakınız bir kültür insanının, bir
sanatçı-edebiyatçının UNESCO gibi bir örgütün başına
geçmesinin dünya çapındaki yararlarını, sürekli
terörle, çatışmalarla, ölümlerle, sellerle dünya
gündemine giren Türkiye, bir kültür olayıyla adından
söz ettirecekti.
Bu fırsat, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti yüzünden kaçırıldı. “Akıllara
ziyan” dedim ama bu işi tanımlayacak sözcük yok
aslında. Hükümet, Livaneli yerine Mısır Kültür Bakanı
Faruk Hüsnü’yü destekledi. Destekledi ama Hüsnü’yü de
seçtiremedi.
Hüsnü’yü seçtirmesi zaten zordu.
Arap Birliği ve İslam Konferansı örgütleri ve
hükümetleri arkasında olsa da Hüsnü öyle bir laf
etmiş, beyninin hücrelerine kadar işlemiş kültür
düşmanlığını öyle kendiliğinden dışa vurmuştu ki,
bırakınız başkan seçilmesini, eli bile sıkılmayacak
bir adam haline gelmişti.
Hüsnü, “Mısır kütüphanelerinde bir tek İsrail
kitabı bulursam, kendi ellerimle yakarım” demişti.
“İsrail kültürü insanlık dışıdır” demişti. Sıfatı
kültür bakanı olan, UNESCO başkanlığına aday bir
kişiydi bu sözlerin sahibi.
İşte Türkiye bu
adamı destekledi.
“Neden Türk adayı değil de
bu adamı desteklediniz” sorusuna verilen cevaplara
bakınız:
“Mısır’a söz vermiştik de ondan.”
“Diplomatik geleneğe uyduk da ondan.”
“Uluslararası çıkarımızı savunduk da ondan.”
Birinde bile inandırıcılık var mı? “Neden Mısır’a söz
verdiniz ki” sorusunu da geçelim. Mısır’ın ve Arap
aleminin Türkiye’ye verdiği sözlerden cayma
örneklerini şimdi burada sıralasam, “Hariciye”nin de
aklı şaşar. “Diplomatik gelenek”miş, laf...
Türkiye, Mısır adayını desteklemekle hangi
uluslararası çıkarı elde etti? Hüsnü’ye desteğin
karşılığında Arap dünyasından ya da Batı dünyasından
ne aldı? Ala ala Bokova aldı.
“Nedir bu Arap
hayranlığı” diye soracağım ama aslında anlamsız bir
soru olacak. Çünkü cevabı belli.
Çünkü...
Mısır’daki “İskenderiye Kütüphanesi”ni yakan zihniyet
ne ise... UNESCO başkan adayı Mısırlı bir Arap bakanın
kitap yakmakla övünmesi de odur.
Pekiyi, Türk
adaya yüz çevirip böyle bir adayın desteklenmesi
nedir?
UNESCO başkanlığı fırsatının
kaçırılmasıyla ortaya çıkan boşluğu da, umarız Kültür
Bakanı Ertuğrul Günay’ın, “fessiz, dansözsüz, lokumsuz
tanıtım atağı” doldurur.
Anneler de geçimi sağlar babalar da ütü yapar
İlköğretim okullarındaki bazı bilgiler
değiştirilmiş. “Hayat Bilgisi” ders kitaplarında
anneyi mutfakta yemek yapar, bulaşık yıkarken, babayı
salonda gazete okurken gösteren resimler kaldırılmış.
Yeni kitaplarda babaların da perde asarken, ütü
yaparken resimleri konulmuş. Böylece aile içinde
cinsiyete göre iş dağılımı değil, işbölümü teması
işlenmiş. “Anne, ev işlerinin düzenli yürümesini
sağlar, baba ailenin geçimini sağlayan kişidir” gibi
ifadeler de çıkarılmış.
İsabet olmuş.
Bugün kadını ezen zihniyete ders kitaplarındaki
eski resim ve ifadelerin ne kadar katkısı oldu
bilinmez ama cinsiyet ayrımcılığına yol açan her laf,
her tavır artık son bulmalıdır. Sadece ders
kitaplarında değil, gazetelerde, televizyonlarda, her
yerde...
|