ŞU ÇILGIN TÜRKLER HAKKINDA
Güney Dergisi
05.12.2005
                         
...................
...................

Hakim sınıflar arasında, iktidar mücadelesi her alanda boyutlanarak sürüyor. Özel sermayeli işbirlikçi büyük burjuvazinin çıkarlarını savunan ve burjuvazinin bu kesiminin desteğini arkasına alan AKP hükümeti devlet iktidarını ele geçirmek istiyor. Devlet iktidarını ellerinde bulunduran ordu eksenli Kemalist, bürokrat büyük burjuvazi kesimleri ise iktidarlarını kaybetmemek için AKP hükümetini yıkmak istiyor. İktidar dalaşı hayatın her alanında sürüyor…

“Bugün Türk gençliği biri ötekine benzemeyen iki tarihe inanıyor:

Biri bu romanın esas aldığı, sağlıklı ve dürüst belgelere dayalı, hepimize gurur veren gerçek tarih… Öteki Cumhuriyet’i yıkmak için çabalayanların uydurdukları, yalanlarla dolanlarla dolu, sahte tarih.” (Şu Çılgın Türkler, Bilgi Yayınevi, ‘Sonsöz’, sayfa 688)

Turgut Özakman’ın yazdığı “Şu Çılgın Türkler” adlı, 750 sayfalık roman, bu iktidar mücadelesinde Kemalistlerin şimdi önemli dayanaklarından biri olabiliyor. Kitap; Kemalistler yararına, resmi tarih anlayışı doğrultusunda, iktidar mücadelesinde, Kemalistlere ideolojik destekte bulunuyor.

Kimi ideolojik Kemalistlerin gözyaşları akıtarak okudukları, öve öve bitiremedikleri “Şu Çılgın Türkler” kitabına yakından bakalım:

T. Özakman, “Şu Çılgın Türkler” kitabının önsözünde, “Şu Çılgın Türkler”i yazmasının nedenini şöyle ortaya koyuyor:

“Gençlerimize uzun zamandır Milli Mücadele’yi gerektiği gibi anlatmıyoruz. Bu yüzden şimdiki birçok orta yaşlılar da Milli Mücadele’yi iyi bilmiyor. Bilmemek oranı gittikçe artıyor. O görkemli olayı eski, soluk fotoğraflara benzettik. Oysa cumhuriyetimiz o mücadelenin ürünü ve kaçınılmaz sonucudur. Yeni devletin kuruluş felsefesini o mücadele belirlemiştir. Anadolu aydınlanması, birliği ve yurttaşlık bilinci o büyük mücadeleyle başlamıştır. O dönem bilinmeden bugünü okuyamayız, yarını göremeyiz.” (Şu Çılgın Türkler, Bilgi Yayınevi, sayfa 8)

T. Özakman; orta yaşlılar, gençler, “milli mücadele”yi iyi bilmiyor gerekçesiyle, “milli mücadele”yi gençlere anlatmak amacıyla, “o görkemli olayı”, o dönemi anlattığını iddia ediyor.

“Şu Çılgın Türkler, belgelere dayalı, gerçek olgu ve olayların romanıdır. Belgeler, mektuplar, anılar, makaleler, bilgiler, raporlar, haberler, gerçeğe bağlı kalınarak öyküleştirilmiştir.” (sayfa 9) belirlemesini de yapıyor T. Özakman!

“Milli mücadele” gençlere uzun zamandır gerektiği gibi anlatılmıyor. “Milli mücadele” gerektiği gibi anlatılmadığı için birçok orta yaşlı da “milli mücadele”yi iyi bilmiyor. “Milli mücadele”yi iyi bilmeyenlerin oranı, böyle giderse giderek artacak. O zaman oturup “milli mücadele”yi “gerektiği gibi” anlatmak icap ediyor.

“Şu Çılgın Türkler” kitabını yazan, yazarın iddiası; kitabın belgelere dayalı, gerçek olgu ve olayların romanı olduğu iddiasıdır.

T. Özakman “Başlangıç, 28 Haziran 1914-1 Nisan 1921” başlığı altında, I. Emperyalist paylaşım savaşının başlaması ile birlikte gelişen kimi olayları kısa kısa özetler. Bu bölüm 16 sayfadan oluşmaktadır.

“Yunan Büyük Taarruzu” başlığı altında ya da Sakarya Savaşı ile birlikte, “Şu Çılgın Türkler” romanı başlatılmaktadır. Sakarya Savaşı ile başlatılan roman, Yunan ordusunun yenilmesi, Türk ordusunun Trakya’da İngilizlerle karşı karşıya gelmesi ile bitmektedir.

Türk kurtuluş savaşı ya da “milli mücadele” 1921 yılının başlarına kadar, esas olarak Osmanlı ordusundan arta kalan yerel gerilla örgütleri tarafından yürütülmüştür. Bu yerel gerilla örgütleri içinde en güçlüsü kuşkusuz Çerkez Ethem önderliğindeki ‘Kuvay-i Seyyare’ idi.

Kemalistlere karşı bütün büyük ayaklanmaların bastırılmasında Çerkez Ethem güçleri belirleyici rol oynadı. Çerkez Ethem güçleri aynı zamanda işgalin başladığı andan itibaren, Batı cephesinde işgalcilere karşı da direnen esas askeri gücü oluşturdu. Kemalistler tarafından Kuvay-i Seyyare’nin tasfiyesi 1921 başlarında tamamlanır. Resmi tarih tarafından “hain” olarak adlandırılan Çerkez Ethem aslında, Kemalistlerin düzenli orduya geçmelerinden önce “milli mücadele” için çok önemli işlevleri yerine getirmiştir.

T. Özakman’ın tam da “o görkemli olayı” romanlaştırırken, Kemalistlerin düzenli orduya geçtikleri Sakarya Savaşı ile “milli mücadele”yi başlatması, Sakarya Savaşı öncesi, Türk kurtuluş savaşı için önemli olan bir dönemi es geçmesi anlamlıdır.

1921 yılının başlarına kadar, Türk kurtuluş savaşı içinde yerel gerilla örgütleri, Kuvay-i Seyyare çok önemli rol oynadılar. Bu dönem anlatılırken, olanı bir bütün olarak yadsımak mümkün değildir. Tarih çarpıtıcılığı mümkün, ama olanı tamamen silmek mümkün değildir.

T. Özakman Sakarya Savaşı ile romanına başlıyor. “Milli mücadele” için önemli bir kesiti es geçmesi ise bilinçli yapılan bir tercihtir. Sadece bu olgu bile, T. Özakman’ın ne kadar “belgelere, olgulara” dayandığını, ne kadar objektif olduğunu gösteriyor.

T. Özakman romanında; Mustafa Kemal’i neredeyse tanrılaştırıyor. Mustafa Kemal ismi etrafında varolan kişiye tapmayı, kişi kültünü geliştiriyor. “Herşeyi bilen” odur. “Herşeyden anlayan” odur. “O olmasaydı savaş kazanılamazdı”. Savaşan ordu, savaşı destekleyen halk yığınları, onlar ise hiçbirşey!!

Resmi tarih yazıcılığı, tarih çarpıtıcılığı yanında kişi kültünü de böyle geliştiriyor T. Özakman!

Onlarca baskı yapan, Kemalistlerin öve öve bitiremedikleri “Şu Çılgın Türkler” kitabını, hâlâ satın alıp okumadıysanız, okumasanız da olur. “Şu Çılgın Türkler” resmi tarih bakış açısıyla yazıldığı için bilgi dağarcığınıza yeni şey eklemeyecektir. Okullarda okutulan, öğretilen resmi tarihi bu kez roman biçiminde okuyabilirsiniz. O kadar.