|
|
................... |
|
................... |
YOL AYRIMI |
GHUNEKHO K.Özbay
|
|
|
................... |
|
................... |
Çerkeslerin yol haritası belli
olmasına rağmen, yöntemleri konusunda anlaşmazlıklarda devam
etmektedir. Bunun en belirgin örneklerinden biri de 13 Mart'ta
yapılacak mitingdir ki, Kaf-Fed buna kaşıdır. Çerkesler yıllarca
Birleşik Kafkasya, Kuzey Kafkasya gibi etnik bir kimliğe
bağlanılması şekliyle uyutuldular. Bu halende devam etmektedir. Son
dönemlerde bu hareket Çerkeslik ve daha çok Adige-Abhaz
birlikteliğine yönelik, hatta genel anlamda Adigeler üzerinde
yoğunlaşmaktadır.
Çerkeslik hareketi konusunda doğal olarak herkes
görüşünü, düşüncesini dile getirmeli ama hedefin Çerkesey olması
gereklidir, bu doğrultuda çalışılmalıdır. Çerkes sözcüğünün kelime
anlamından daha çok içeriği önemlidir ve hepimizi de
bağlamaktadır. İçerik olarak kuzeybatı Kafkas topraklarında
yaşayanları ağırlıklı olarak kapsamakta. Orada yaşayanların ortak
adı şeklidir. Bizler buradan diğer kuzey Kafkaslılara Çerkes
desek de onlar bunu kabul etmemektedirler ve genelde
önemsemezlerde. Kuzeybatıda oturanların dili Adige-Abhaz
dilidir. Son dönemde Çerkes dili konum itibariyle de Adigelere
yönelmiş şekildedir.
Gelelim konumuza. Yıllardır herkes bir şekilde
Kafkaslılık, Çerkeslik ve sonuçları konusunda tartışıldı. Olayların
her boyutunda sürgündekilere içinde bulundukları yerlerin
kültürleri üzerinden bakılmalıdır. Yani bunlar ya dönüşçü ya da
kalışçıdır ve içinde bulundukları yerde kültürel yapılarını
koruyacak ve onlara can vereceklerdir. Şimdilerde yaşananda
budur. 13 Mart'ta miting tertipleyenlerin amacı anavatana
dönmeden, içinde bulundukları yerlerde kendi kültürlerini devam
ettirerek yaşamak şeklidir. Bu görüştekilerin haklı oldukları
taraflarda çok ama resmi kimlikler, kuruluşlar üzerinden kazanılır. Kaf-Fed'inde
çalışmalarında, eylemlerinde eksiklikler, beğendiğimiz-beğenmediğimiz
durumlarda olabilir ama bir kimlikleri vardır. Böyle olunca
mitingi düzenleyenlerin amaçlarına ulaşmaları da zorlaşır. Yapılacak
çalışmalar örgütsel çatı altında olmalı, bireyselcilik şeklinde
olmamalıdır.
13 Mart eylemlerini yapacak olanların bu işleri yapmak için, derneklere
üye olmalarını, üyeyseler yönetimlere gelmek, delege olmak
zorundadırlar. Onlardan bu hakları hiç kimsede
kısıtlamamaktadır. Onlar böylesi kurumlarımız içinde aktif
olmayacak, Çerkes topraklarını odak alarak hareket etmeyeceklerse
sonuçta eylemleri de başarısız olacaktır. Kendileri başarılı
olmak, bu ulusa hizmet etmek istiyorlarsa kuruluşlarımızda yer
alsınlar bizlerde onlara destekte verelim. ''Ben bilirim''
anlayışlı hareket ve dernekçilik ile bazı şeyler olacaksa da
olmayacağını bizler
kadar bilirler. Bunun içinde iyi niyetli arkadaşların kendilerini
kullandırmamaları isteriz.
Bu konuda daha da açıkça çok şeyler yazabilirim ama söylemek
istediğim, sürgün Çerkeslerinin tek var oluşu anavatanda
toplanmaktır, onun dışında ''ben özgürüm'' derseniz deyin
olamazsınız. Yani, ya anavatana ait olacaksınız ya da sürgün
topraklarına. Artık Çerkesler için süreç değişimlerle birlikte
başlamıştır ve bu süreçte Kaf-Fed'in öncülüğünde olmalıdır. Kaf-fed'in
yöneticilerine kızmak değil, onlara destek vermeliyiz. Eksiklerini
görürsek, yapamadıklarına inanırsak o görevlere talip
olmalıyız. Artık, Çerkesler için kurumsal kimlik taşımadan yapılan
eylemlerin yanında olunmaması gerekir.
Türkiye'de Kaf-Fed ve Dünya Çerkes Birliği'nin onaylamadığı bu tip
eylemlere destek verilmemesi gerekir. Kaf-Fed'e de aldığı desteksizlik
kararından dolayı kendilerini bir çok konuda kızsam da
kutlarım. Çerkeslerin geleceği, var olabilmeleri sadece anavatanda
toplanmaktan geçer. Bunun dışında hiçbir alternatifimizin de
olmadığını ve sürgünde ayrışmanın keskinleştiğini hatırlatırım. |
|
|
|
|
|
|
|
|