|
|
................... |
|
................... |
AVRUPA'DAKİ
AZINLIK TÜRKLER |
Metin Çolak
|
|
|
|
................... |
|
................... |
Azınlık kavramı, kelime anlamı
itibariyle, egemen durumdaki gruptan farklı etnik veya toplumsal
grupları ifade eder; ancak bu konu kelimenin taşıdığı anlamın
dışına çıkarılmış ve bir öcü gibi algılanmaya başlanmıştır.
Azınlıklar konusu, diğer pek çok konu gibi, Türkiye gibi ülkelerde
bir turnusol kağıdı görevi gören bir konudur. Türkiye'de insanlar işlerine geldiklerinde azınlık
kavramını kabul ediyor; işlerine gelmediğindeyse kesinlikle karşı
çıkıyor, azınlık diye bir şey yok diyor. Örneğin Türk Tarih Kurumu
gibi önemli bir kurumun başkanı bile (Yusuf Halaçoğlu) böyle bir
uslamlama yapabiliyor; azınlık kavramının, bir takım emperyalist
güçlerin (Avrupa, ABD), Türkiye gibi ülkelerin politikalarını
etkilemek, Türkiye'yi karıştırmak, egemenlikleri altına almak ve
hata parçalamak için uydurdukları bir kavram olduğunu söylüyorlar
ama söz konusu Avrupa ülkelerindeki, örneğin Yunanistan'daki
Türkler olunca, bu kez, emperyalistlerin uydurduğunu söyledikleri
azınlık kavramını sahipleniyorlar.
Yunanistan'daki ve diğer Avrupa ülkelerindeki Türkler azınlık
olarak tanımlanıyor ve bunlara azınlık haklarının tanınmasını
talep ediyorlar; anadilde eğitim, televizyon gazete ve diğer
özgürlüklerin bu azınlıklara tanınmasını istiyorlar. Dahası
bunların azınlık olarak tanınmasını talep ediyorlar. Bu talepler
elbette ki doğru taleplerdir, ancak samimi olmaktan uzaktır. Çünkü
Avrupa ülkelerindeki ''Türk azınlıklar'' için bu talepleri dile
getiren insanlar, söz konusu Türkiye olunca, Türkiye'deki etnik
azınlıklar olunca, tam tersi bir politika izliyorlar; azınlık
falan yoktur; bu emperyalistlerin uydurmasıdır diyorlar;
dolayısıyla, Avrupa'daki Türk azınlıkla için talep ettikleri
azınlık haklarını Türkiye'deki azınlıklar için talep etmekten çok
uzaklar; bırakın bunu talep etmeyi, Türkiye'de azınlıkların
olduğunu bile kabul etmiyorlar.
Demek istediğim bu konuda tam bir ikiyüzlülük politikası
izlenmektedir ve bu politika en yetkili ağızlar kişiler tarafından
belirleniyor ve halk da bunu onaylıyor. Avrupa'daki,
Yunanistan'daki Türkler için azınlık hakları talep edenler, aynı
hakların Türkiye'de Kürtlere ve diğer etnik gruplara verilmesi
yönündeki talepleri duymazlıktan geldikleri sürece samimiyet ve
inandırıcılık sorunu yaşayacaklardır; yani inandırıcı
olamayacaklardır.
Türkiye'deki azınlıkları tanımıyorsunuz ama kalkıp Yunanistan'daki
Türklerin azınlık olarak tanınmasını istiyorsunuz. Kimi
kandırıyorsunuz siz, kendinizi mi, dünyayı mı? İlişki kurduğunuz
ve bir takım taleplerde bulunduğunuz Avrupa Birliği ya da ABD bunu
görmüyor mu sanıyorsunuz? Bunlar bu kadar naif mi sizce? Ondan
sonra da kalkıp Avrupa bizi neden anlamıyor diyorsunuz.
Anlaşılacak bir tarafınız yok da ondan kimse sizi anlamıyor; kendi
çapınızda bir şeyler söyleyip duruyorsunuz ama söylediğiniz
şeylerin Türkiye dışında gerçekte nasıl algılandıkları konusunda
hiçbir fikriniz yok herhalde.
Dolayısıyla ben, Türkiye dışındaki Türk azınlıklarıyla ilgili
taleplerde bulunan resmi devlet ideolojisini ve onun
taraftarlarını kesinlikle inandırıcı bulmuyorum. İnandırıcı
olmalarını beklemek yanlış olur belki de; zira yıllardan beridir
bu ikili kendi başına buyruk bir şekilde hareket edip tam bir
çözümsüzlük politikası sürdürmektedirler ve gerçek niyetlerinin ne
olduğu gözlerden kaçmıyor elbette ki. Türk devletinin ve onun gibi
düşünenlerin azınlıklarla ilgili önemli bir algılama hatası
vardır; aslında hata bile dememek gerekir belki de çünkü bunu
kendilerini de biliyor ve işlerine böyle geldiği için,
muhafazakar, milliyetçi, devleti kutsallaştırdıkları ve bireyi
(kitleleri) bu uğurda yok saydıkları ve hatta faşist oldukları
için başka bir şey beklemek saflık olur gerçekten.
Avrupa'daki Türkler için taleplerde bulunanlar (resmi devlet
ideolojisini belirleyenler ve bunu onaylayanlar), Türkiye'deki
azınlıkların bu yöndeki taleplerini görmezden geldikleri müddetçe
çözümsüzlük devam edecektir. Türkiye'deki Kürtlere onların talep
ettikleri özgürlükleri (anadilde eğitim, özel ve özerk yayın
kurumları, kimliklerinin azınlık olarak tanınması, vs.) verme
konusunda tam bir çözümsüzlük politikası izlemeye devam ettikleri
müddetçe, Avrupa ve diğer ülkelerdeki Türk azınlıklar için
istedikleri özgürlüklerin verilmesini beklememelidirler; siz
Türkiye'deki azınlıkları görmezden gelip, tanımayıp her türlü
baskıyı uygulayacaksınız, ondan sonra Yunanlardan oradaki Türklere
azınlık haklarının verilmesini isteyeceksiniz; Yunanlarda bu kadar
saf tabii, hemen yapacaklar dediklerinizi; Türkiye'deki azınlık
sorunlarını çözemediğiniz sürece, Yunanistan'da Türk azınlıkları
yaşadığı sorunlardan bahsetmeye bile hakkınız yok bence.
Azınlıklar sorunu her şeyden önce bir insan hakları sorunu olarak
görülmediği sürece bu yönde yaşanan sorunlar çözümsüz kalmaya
devam edecektir; Yunanistan'daki Türklerin, Türkiye'deki Kürtlerin
ve başka ülkelerdeki azınlıkların yaşadığı sorunlar insan hakları
çerçevesinde değerlendirilmeli ve bu yönde bir çözüm aranmalıdır.
Yunanistan'daki Türklere bütün hakları verilmeli ve kimliklerinden
dolayı hiçbir baskıya ya da sömürüye maruz bırakılmamalıdırlar;
aynı şekilde Türkiye'deki Kürtlerin de azınlık hakları tanınmalı
ve artık kimliklerinden dolayı sorun yaşamamalı, aşağılanmamalı ve
haksızlıklara uğramamalıdırlar.
Dünyada etnik kimliklerinden dolayı sorun yaşayan bütün halklar
için bunların aynı şekilde, samimiyetle ve inandırıcı bir biçimde
talep edilmesi gerekir; çünkü bu her şeyden önce bir insan
sorunudur; ancak Türkiye'deki resmi devlet ideolojisi, onun
savunucuları ve bunu onaylayanlar bu konuda çözüm yaratmaktan
uzaktırlar. Çünkü soruna bir insan sorunu olarak bakmıyorlar;
soydaşlık, dil, din birliği üzerinden bakıyorlar; yani milliyetçi
ve ümmetçi bir gözle bakıyorlar. Dolayısıyla bulmaya çalıştıkları
çözümler de sadece kendi etnik gruplarından olan insanlarla, yani
soydaşları ve dindaşlarıyla sınırlı kalıyor. Böyle olunca da
samimi ve inandırıcı olma sorunu yaşıyorlar ve bu konuda
eleştirdikleri ülkelerin yaptıklarını yapıyorlar. Yunan devletini
ya da bugünkü Irak yönetimini (Türkmenlerden dolayı) suçlarlarken,
onların yaptıklarının aynısını ve hatta daha fazlasını kendileri
yapıyorlar; Irak'da Türkmenlerin kendi televizyonları ve
kendilerine ait kurumlar varken; Yunanistan'da Türk azınlıklar
belli bir süre öncesine önemli azınlık haklarına sahipken,
Türkiye'de azınlık taleplerinde bulunan Kürtler ise, Iraktaki ve
Yunanistan'daki Türkmenler ya da Türkler kadar bile haklara sahip
değiller; dolayısıyla, dediğim gibi bu bir insan sorunu olarak
görülmelidir ve etnik tanımlamalardan yola çıkılarak tek taraflı
çözümler aranmamalıdır; zira böyle bir çaba sonuçsuz kalacaktır...
Bu konu ne AB, ne ABD ne de Türk devletinin yaklaşımlarıyla
çözümlenemez; ortak bir insanlık çabası gerektirmektedir. Zira AB,
ABD ve Türk devleti kendi başına buyruk hareket etmeye devam
ediyor; bu konuda Türkiye de ABD'yi izlemekte ve ona suç ortağı
olmaktadır... |
|
|
|
|
|
|
|