|
|
................... |
|
................... |
YENİ EĞİTİM POLİTİKA
SORUNLARI |
OECD Üst Düzey
Eğitim Sorumluları Toplantısı
6-8 Şubat
2003 Dublin, İrlanda |
|
|
................... |
|
................... |
ÖZET
Toplantının Amacı ve Konusu
Toplantının amacı:
• OECD'ye üye ülkeler arasında yeni ortaya çıkan eğitim
politikaları konularının konuşulup paylaşılması
• Bu politikaların geliştirilmesi konusunda OECD'nin
yapabileceği katkıların açıklanması.
Toplantı için, İrlanda Eğitim ve Bilim bölümü Genel
Sekreterliği ve OECD, üye ülkelerin eğitim bakanlıklarının üst
düzey sorumlu yöneticilerini bir araya getirdi. OECD
tarafından ilk kez düzenlenen bu toplantı, OECD'nin eğitim
için gelecekteki çalışmalarını ve stratejik önceliklerini
incelemek için mükemmel bir fırsat oldu.
Toplantının gündemi, önümüzdeki 3-5 yıl üzerinde uğraşılması
beklenen politika konuları hakkında elektronik ortamda yapılan
danışmalara dayanılarak tespit edildi. Toplantıda tartışılmak
üzere beş konu seçildi. Bu konular birçok katılımcı tarafından
tartışılmak üzere önerilen konulardı, ancak bunlar
katılımcılar tarafından önemli ve öncelikli olarak belirlenen
konularım tamamı değildi. .
Bir tam, bir yarım gün süren toplantıda, her konu için bir
buçuk saat ayrıldı. Her oturumda, tartışma, katılımcılardan
biri tarafından yapılan 3-5 dakikalık açılış konuşması ile
başladı. Konuşmacılar, tartışma konusu olan ve çözümü gereken
politika sorunlarını belirlediler.
Esas itibariyle katılımcılar, ne yapmakta olduklarını değil,
nelerin düşünülmesi gerektiğini ortaya koydular. Tartışmalar,
ulusal programların bir tanımının verilmesi ötesinde fikir
değişimi yapılmasına odaklandı.
Katılımcılar, hazırlanmış demeçleri okumadılar. Tartışmada
oluşan gelişmeler üzerine fikirlerini beyan ettiler.
Katılımcılar, sınırlı süre içinde yeterli vakit ayırarak ele
alınması gereken konuları ana hatlarıyla belirlediler.
Yeni Politikalar Üzerine Görüşler
Eğitim ile ilgili üst düzey yöneticiler, eğitim politikası ve
uygulama üzerinde köklü değişiklikler yapılmasının gerekli
olduğunu gördüler. Daha detaylı bilgileri "Tartışılan Konular"
bölümünde bulabilirsiniz. Ancak önemli noktaları şöyle
sıralayabiliriz:
• Aralarında uyum ve destek sağlamak amacıyla eğitim
politikaları, ekonomik ve sosyal politikalar ile bağlantılı
olarak ele alınmalıdır. Eğitim politikalarını oluşturanların,
bu kapsamdaki çalışmalarını kolaylaştıracak ekonomik ve sosyal
analizlere ihtiyaçları vardır.
• Eğitim politikaları, arza dayalı olmaktan çıkıp, talebe
dayalı hale gelmeye devam edecektir. Bu da bazı ülkelerde, bu
"tüketici tercihi" ve "piyasa" sorunlarını gündeme
getirmektedir. Bu durum ayrıca, bütün ülkelerde şu konuları
odak noktasına getirmektedir: çıktılar, amaçların net olması,
kalite kriterleri, performans düzeylerine ilişkin kanıt.
• Güçlü sorumluluk şartları, çıktılarda kalite ve eşitlik
talepleri tanımlanırken giderek daha fazla kullanılır
olmuştur. Kaliteyi artırma stratejileri, karar verme
süreçlerinde yetki devri ile iyi uygulamaların paylaşılması
için yenilik ve işbirliğinin artırılmasını içermektedir.
• Yakında erişilecek olan evrensel ortaöğretim (herkesin
ortaöğretime katılımının sağlanması), yükseköğretim üzerindeki
baskıyı artırmaktadır. Bu gelişimin yönetimi; sektörün
büyüklüğü, sektördeki farklılıklar, erişimde eşitlik ve artan
enternasyonalleşme ile ilintili kararlar alınmasını
gerektirir.
• Birçok ülkede okulların, ortak deneyimler kazandırdığına
inanılır, ancak sadece eğitim öğretim ortak olabilir. Okullar
çoğu zaman ücret, etnik köken, cinsiyet, din, akademik
kapasite ve ilgi alanlarına dayalı olarak ayrılırlar. OECD
ülkelerindeki nüfus çeşitlilik gösterdiğinden, eğitimde
öğrenciler arasındaki bu farklarla nasıl baş edilebileceği ve
sosyal uyuma nasıl katkı sağlanabileceği gibi sorunlar vardır.
• İyi nitelikli öğretmenlerin mesleğe alınması ve meslekte
tutulmasına ilişkin uzun vadeli problemlerin, okulların
işleyişini ve yüksek öğretimi tehdit etmesi muhtemeldir.
Öğretmenlik mesleğinin statüsünün iyileştirilmesi ve bu
mesleğe girişlerin artırılması için öğretmenliğin özellik ve
şartlarına yönelik köklü politika değişikliklerine ihtiyaç
duyulmaktadır.
OECD'nin Görevleri
Oturumlardaki tartışmalarda katılımcılar, tartışma konuları
hakkındaki çalışmalara uluslar arası bir boyut
kazandırılabilmesi için OECD tarafından üstlenilebilecek
görevleri tanımlamıştır. Tüm bu konular, raporun ileri
bölümlerinde sıralanmıştır. Katılımcılara, OECD'nin eğitim
programının bir özeti sunulmuştur. Program beş ayrı kaynaktan
finanse edilmiş ve farklı yönlendirmeleri olan beş ayrı birim
tarafından yönetilmiştir. Bunlardan üçünün bünyesinde 30 üye
ülkeden temsilciler yer almıştır. Organizasyona ilişkin
konular gündemde yer almadığından üzerinde doğrudan tartışma
yapılmamıştır. Programın geneli üzerinde yapılan tartışmalar
sonucunda programla ilgili olarak şu hususlarda fikir
birliğine varıldı:
• Tüm unsurlarında yüksek kalite
• Toplam bütçeye kıyasla (15 milyon Euro'dan az) çok geniş ve
kapsamlı, yeteri kadar odaklanmamış
• Stratejik yönden yetersiz.
(OECD'den beklenen görev bu programa, toplantıdaki
tartışmalardan çıkan belli önerilere dayalı etkinliklerin
ilave edilmesi değil, programın gözden geçirilmesi,
küçültülmesi ve yeni öncelikler ışığında yeniden düzenlenmesi
olmuştur.
Bu amaçla üst düzey yetkililerden mevcut faaliyetleri, aşağıda
belirtilen kategorileri kullanarak kendi ulusal bakış
açılarına göre sıralamaları istenmiştir:
• Yüksek öncelikli
• İlginç ancak kritik değil
• İlgi konusu değil
Bu sıralama sonuçları, OECD'nin aşağıda belirtilen
toplantılarında rapor edilecektir:
• Eğitim Komitesi
• Eğitimde Araştırma ve Yenilik Merkezi (CERI), Yönetim
Kurulu,
• Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA),
Katılımcı Ülkeler Kurulu
• Yüksek Öğretimde Kurumsal Yönetim (IMHE) Programı, Yönetim
Grubu Programı
• Eğitim Binaları Programı (PEB), İdari Komite
OECD'nin beklentisi, bu grupların eğitim programlarından
bütünlüğü sağlaması
Başkanlar bu programın daha geliştirilmesi veya yenilenmesi
için 1 yıl içerisinde komitenin yeniden toplanmasına karar
verdi.
Tartışılan Konuların Tutanağı
Açılış sunumu
Toplantı İrlanda IDA Başkanı, Sean Dorgan tarafından yapılan
ilginç bir sunuyla başlamıştır.
• İrlanda'nın ekonomik gelişimi ile ilgili tecrübeleri
o eğitimin önemli bir katkısı olmuştur
o eğitim, ulusal rekabet alanında bir avantaj olabilir
o gelişmiş ekonomiler "bilerek" büyürler
• İş hayatı ve eğitimin karşılaştırılması
o Globalleşme koşulları altında işyerleri kendilerini yeniden
keşfetmektedirler
o Eğitim kendini yeniden keşfediyor mu?
o Kazanan işyerleri büyümelerini yeniliklere ve araştırmaya
borçlu
o Eğitim, yenilik ve araştırmaları takip ediyor mu?
• Eğitimdeki zorluklar
o Azalan ve bireyler için özel beceriler gerektiren iş
imkanları nedeniyle sürekli eğitim için daha fazla fırsatlar
sağlamak,
o Yaratıcılık ve esnekliği geliştirmek,
o Herkesin teknoloji ve bilim dilini öğrenmesini garanti
altına almak,
o Yapılar ve politik düşüncelerdeki katılıkları ve
izolasyonunu ortadan kaldırmak
o Toplum, bireyler, topluluklar ve işyerleri ile daha iyi
temas halinde olmak
• OECD için zorluklar
o Eğitimin ilintililiğini ve eğitimle ilgili girdi, çıktı ve
sonuçlarını OECD'nin ölçtüğü ve karşılaştırdığı şekli ile
ölçmek ve karşılaştırmak
1. Oturum : Stratejik Hedeflerin Gerçekleştirilmesi
Tartışılan politika konuları
Eğitimde ulusal hedefler, eğitim camiası ve hükümetin içindeki
ve dışındaki pek çok grubun bakış açılarını yansıtmalıdır.
Hedeflerin gerçekleştirilmesinde hükümetlerin rolü, tüm
sağlayıcıların uyguladıkları şartları genelde sadece bir
sağlayıcının belirliyor olması dolayısıyla oldukça
karmaşıktır. Bu oturumda görüşülen başlıca konuşulan şunlar
olmuştur:
Stratejik hedeflerin belirlenmesi
• Hedeflerin çoğunun, hükümet süresinden daha uzun bir zaman
dilimine yerleştirilmesi, dolayısıyla da ortaklarla güçlü
diyaloglara dayandırılmaları gerekir.
• Eğitimin genel hedefleri:
o Ekonomik - genel ekonomik büyümeye ve bireyin ekonomik
kazancına katkıda bulunma,
o Sosyal - toplumsal ve ahlaki değerlerin öğretilmesi, etnik
çatışmaların ve zengin ile fakir arasındaki boşluğun
azaltılmasına katkıda bulunma,
o Kültürel - kültürün tarih ve değerlerini iletmek
• Eğitim sistemlerinin genel hedefleri, farklı seviyelerdeki
öğrencilerin neler bilmesi gerektiği ve neler yapabileceği
açısından, yetişkinlerin bugünün (ve yarının) dünyasında
ihtiyaç duyacakları yeterliliklerin daha iyi anlaşılmasıyla
birlikte belirlenmelidir. Hedefler, toplumsal sermayenin
yanında insan sermayesinin gelişimini de kapsamalıdır.
• Hükümetlerin, eğitim politikalarının toplumsal refah,
ekonomik gelişme, yenilikler, bilim ve teknoloji gibi pek çok
alandaki politikalarla uyum içinde olmasını sağlamaları
gerekmektedir. İlintililik ve getireceği avantajlar karşılıklı
olmalıdır.
• Ekonomi ve istihdam bakanlarının hedefleri tanımlarken ve
başarıları ölçerken kullandıkları bir göstergeler dili
mevcuttur. Eğitimde de eğitime yapılan yatırımların ekonomik
gelişmeler üzerindeki etkisini gösterecek benzeri bir dile
ihtiyaç duyulmaktadır.
Stratejik Hedeflerin Gerçekleştirilmesi
• Eğitim bilgi ekonomisinin merkezinde yer almasına rağmen,
kendi içinde bilgi zengini değildir. Eğitimle ilgili bilgi
üretilmesi için daha iyi stratejilerin ve araştırmacılar ile
pratisyenler arasında daha güçlü bağların olması
gerekmektedir.
• Hükümetlerin; nelerin sistem genelinde özellikler olduğu ve
nelerin yerel kararlara bırakılması gerektiği, nelerin
planlanıp nelerin piyasa mekanizmalarına bırakılması gerektiği
ve kamu ile özel sunucular arasındaki dengenin nasıl olması
gerektiğini belirlemesi gerekmektedir.
• Eğitim sektörü çok büyük olduğu için çoğu zaman içe dönük
hale gelmiş ve diğer politika alanlarından kopmuştur. Bunun
sonucunda da çok yoğun ilgi grupları oluşmuş ve diğer
alanlarla olan kopukluk daha da artmıştır.
• Reform çabalarının, sistemin ve tek tek kurumların
değiştirilmesi üzerine yoğunlaşması gerekmektedir. Güçlü bir
sorumluluk zihniyeti olmazsa, sistem, "müşterilerinin"
ihtiyaçları tarafından yönlendirilmek yerine "sistemi
sağlayanlar loncası" nı koruyabilir.
• Öğretme değil, öğrenme ve sadece okula devam edenlerin değil
her yaştan insanın öğrenme ihtiyaçları ve tarzları dikkate
alınmalıdır.
OECD'nin ele alabileceği konular
Belirli öneriler aşağıdakileri kapsamaktadır:
• Eğitim politikalarını belirleyenlerin daha geniş politika
alanları ile ilgilenmelerini kolaylaştırmak için eğitimin
genel ekonomik ve sosyal kalkınma ile bireylerin ekonomik
sağlık ve sosyal kazançlarına olan katkısını ortaya koyacak
kanıtların sağlanması,
• Çağdaş bilgi toplumunda tam ve etkin bir yaşam
sürdürebilmeleri için bireylerden beklenen yeterliliklerin
belirlenmesi ve bunların gelecekte nasıl değişebileceğine
ilişkin stratejik vizyonun geliştirilmesi,
• Eğitim politikalarının diğer ulusal politikalarla bağının
daha iyi nasıl kurulacağının belirlenmesi.
• Sistematik değişiklik üretmede hükümetlerin ve piyasaların
rolünün incelenmesi
2. Oturum : Eğitimin kalitesinin arttırılması
Tartışılan politika konuları
Çağdaş bilgi ekonomilerinin gelişmesi, tüm öğrenciler için
eğitimden nasıl daha yüksek kaliteli sonuçlar alınabileceği
konusundaki ilgiyi daha da arttırmıştır. Kalitenin nasıl
tanımlanacağı ve iyileştirileceği konusundaki tartışmalarda
öne çıkan hususlar:
Kalitenin tanımının netleştirilmesi
§ Eğitimde kaliteden ne anlaşılması gerektiği belirlenirken
farklı fikirlerden yararlanılması ve okul merkezli çıktıların
daha fazlasının göz önünde bulundurulması önemlidir. Bir
eğitim sisteminin kalitesi, aşağıdaki hususlara katkısı
dikkate alınarak değerlendirilmelidir:
- bireylerin öğrenmesi ve refahı
- bilginin gelişmesi
- ekonomik kalkınma
- genel refah
§ Öğrencilerin sadece önemli alanlarda temel ve ileri düzey
beceriler geliştirmeye değil aynı zamanda yaratıcı kapasiteye,
öğrenmeye devam etme motivasyonu ve kapasitesine de
ihtiyaçları vardır. Bazı ülkeler müfredatlarının "teori"yi çok
fazla ancak "pratiği" çok az vurguladığına inanmaktadır. Bu
bağlamda, PISA'nın öğrencilerin öğrendiklerini günlük
ortamlarda uygulama kapasitesini ölçtüğü ifade edilmiştir.
§ Eğitimin hedeflenen sonuçları, öğrenci başarısı açısından
ifade edilebilecek şekilde belirlendiği taktirde performans
ölçümlerinin ötesine, yani ölçütlerin veya bu açılarla ilgili
gerekli performans standartlarının tanımlanması aşamasına
geçebiliriz. Ölçütler sadece farkları belirlenmemiş "minimum
beklentileri" belirliyorsa bu ölçütlerin kalitenin
arttırılmasına katkısı olamaz.
§ Eğitimle ilgili göstergeler geliştirilirken, bilginin, bir
sistemin kalitesini geliştirmek için değiştirilebilen
faktörlerin halihazırdaki durumu içersinde verilmesini garanti
altına almak amacıyla öncelikle en temel politika düzeylerini
belirlemek önemlidir.
Standartları yükseltmek için kullanılan stratejiler
§ Dış değerlendirme sistemleri, sistemlerin, okulların ve
öğretmenlerin performanslarının değerlendirilebileceği
sorumluluk çerçeveleri sağlayabilir. Uluslararası
karşılaştırmalı çalışmalar, performans düzeylerinin
yorumlandığı bağlamı genişletebilirler.
§ Neyin mümkün olduğunu göstermek ve kalite geliştirmeyi
teşvik edecek rekabet unsurunu eklemek için okullar ve
sistemler arasında karşılaştırmalı verilere ihtiyaç
duyulmaktadır. Sonuçta, değerlendirme sistemleri performansın
analiz edilmesi ve geliştirilmesi için bir araç olmalıdır
fakat kontrol için bir araç olmamalıdır.
§ Adem-i merkeziyetçilik ve kısıtlayıcı koşulların
kaldırılması daha iyi bir müfredat ve yüksek kaliteli çıktılar
beklentisi ile kararların okula bırakılması için
kullanılmaktadır. Yinede okullara gerçekleştirdikleri
işlemlerle ilgili yetki ve kontrol vermek, hükümetlerin
beklentileri belirleyebilmelerini sağlamak ve yerel organları
uygun ve faydalı şekillerde yetkilendirmek açısından adem-i
merkeziyetçilikte uygun bir dengenin sağlanmasına ihtiyaç
duyulmaktadır.
§ PISA sonuçları, ortalama yüksek performans sonuçları olan
ülkelerin sadece en iyi öğrencileri ile yüksek düzeylere
ulaştıklarını değil aynı zamanda bu ülkelerin en yüksek ve en
düşük performans gösterenler arasında oldukça az bir fark elde
ettiklerini de göstermektedir. Yine de bazı ülkeler düşük
performanslı olanların giderek yükselen beklentileri ile
karşılaştığı ve aralarındaki farkı kapatmaya çalıştıkları ve
yüksek performans gösterenler düşük performans gösterenlerin
okuldan ayrılmasına sebep olabileceği için bunları eşleştirmek
basit bir iş değildir.
§ Performansın geliştirilmesi için sistemler yenilikleri
teşvik edecek yollar bulmalıdır. Sistem ve okul performansı
ile ilgili olarak iyi kanıtlar geliştirmesi için yüksek
sorumluluk sahibi sistemleri gerekmektedir, ancak bireyleri ve
kurumları riskten kaçınır hale getirerek yeniliği engelleyecek
gelişim ve uygulamalardan kaçınılmalıdır. Etkin kurumsal
liderlik gerekmektedir. Yeniliğe yol açabilecek ve iyi
uygulamaları geliştirmek ve paylaşmak üzere işbirliğinin
oluşturulmasını sağlayacak koşulları geliştirebilecek kişileri
bulmak da gerekmektedir.
§ Bireyler kadar mesleki ve sınai kuruluşlar da bireyleri ve
kuruluşları sergiledikleri performanslar için sorumlu hale
getirebilecek prosedürlerin uygulanmasına karşı koyabilirler.
Eğitimin kalitesinin arttırılması için stratejilerin
geliştirilmesi ve uygulanması ile ilgili temel düşünce,
kuruluşların hedef ve stratejiyi paylaşacak şekilde nasıl
örgütlenebileceğidir.
OECD'nin ele alabileceği konular
Belirli öneriler aşağıdakileri kapsamaktadır:
§ Ulusal değerlendirmelerde kullanılan kriterleri gözden
geçirmek ve standartların belirlendiği ifadeleri netleştirmek.
§ Üye ülkelerde kalite iyileştirmelerinin nasıl
gerçekleştirilmeye çalışıldığı ve başarı dereceleri ile ilgili
bir rapor hazırlamak. PISA sonuçlarında yer alan ülkeler
arasındaki farklılıkların ne anlama geldiğinin belirlenmesine
yardım etmek.
§ Özellikle öğretmenlerin çok fazla zorluk yaşadığı öğretimi
zor olan alanlar başta olmak üzere tüm alanların nasıl etkin
bir şekilde öğretilebileceği konusundaki araştırmaların
paylaşımına yardım etmek.
§ OECD'nin göstergeler konusundaki çalışması çerçevesinde
İsviçre Federal İstatistik Ofisi ve Birleşik Devletler Eğitim
İstatistikleri Ulusal Merkezi tarafından yürütülen
Yeterliliklerin Tanımlanması ve Seçimi (DeSeCo) konusundaki
projenin raporundan yararlanarak PISA ile ölçülen alanları
genişletmek.
3. Oturum: Yükseköğretim
Tartışılan politika konuları
Daha fazla eğitim için bireysel ve sosyal talep giderek
arttıkça, yükseköğretim birçok OECD ülkesinde "kitle"
eğitiminin yeni alanı olarak yaygınlaşmıştır. Talebi
karşılamak için arzın artması sorunlara neden olmakta ve
ülkelerde önemli politika tartışmaları doğurmaktadır.
Görüşmelerde ağırlıklı olarak ele alınan konular şunlardı :
Yükseköğretimin Kapasitesi ve Farklılaşması
• Yükseköğretim kayıtlarındaki artış OECD ülkelerinde
değişkenlik göstermektedir. Bazılarında, diğer ülkelerde elde
edilen seviyenin altında kalan artış derecesinin fizibilitesi
hakkında hararetli tartışmalar gündemdedir.
• Ülkeler kurumsal farklılaşmanın kapsamı ve niteliği
konusunda da değişkenlik göstermektedir. Ülkelerin çoğunda
ayrı mesleki eğitim veya halk eğitimi ve yükseköğretim
bölümleri bulunmaktadır. Bazı ülkeler yükseköğretimi
üniversite ve teknik yüksekokul bölümlerine ayırırken
diğerleri yaptıkları bu ayırımı ortadan kaldırmışlardır.
• Sistemin tek veya çoklu kurum kategorilerine sahip olmasına
bakılmaksızın, tüm kurumların "araştırma ağırlıklı" olup
olamayacaklarına dair başka bir soru da akla gelmektedir. Bazı
ülkeler, araştırma ve geliştirme alanında uluslararası
rekabette tutunabilmek için güçlü bir uluslararası itibar
oluşturacak kısıtlı sayıdaki "araştırma ağırlıklı" kuruma
yoğunlaşmanın en iyisi olup olmayacağını sorgulamaktadır.
Bu tartışmanın temel noktası böyle bir yoğunlaşmanın ulusal
araştırma verimliliği ve yeniliğini arttırıp
arttırmayacağıdır.
• Araştırmaya ağırlık verme bağlamında kurumların
farklılaşması tartışmaya açık bir politika konusudur. Birçok
yükseköğretim kurumu en azından bazı alanlarda dünya çapında
ünlü olmayı arzu etmektedir. Güçlü bir araştırma işlevine
sahip olmayan kurumlarda görevlendirilmeleri söz konusu
olduğunda, araştırma ve kariyer beklentilerinin azalmasından
endişe eden akademik personel de bu ayrımcılığa karşı
gelmektedir.
• Yerel kurumlarının tam bir üniversite olmasını isteyen
bölgesel topluluklar da farklılaşmaya karşı gelmektedir.
Yükseköğretim kurumlarının niteliği ve dağılımı konusundaki
ulusal politikanın en azından bölgesel gelişim politikasını ve
bölgesel üniversitelerin yapabileceği kısmi katkıyı dikkate
alması bölgesel topluluklar için önemlidir.
• Bazı ülkeler bugünkü öğrenci kayıtlarının gidişatından ve iş
pazar gereksinimleri ile öğrenci kalitesindeki yanlış
eşleşmeden kaygılanmaktadırlar. Bazıları çok az öğrencinin
kısa dönem yükseköğretim mesleki kurslarına devam ettiğine
inanmaktadır. Bazıları matematik, fen bilimleri ve mühendislik
alanlarında çok az mezun olduğunu söylemektedir.
Yükseköğretimin Yaygınlaşmasının Finansmanı
• Yaygınlaşmanın finansmanı yoğun politika tartışmalarına yol
açmaktadır. Çoğu OECD ülkesi tamamen kamusal finansmanı
sürdürürken diğerleri harçlar ve mezuniyet sonrası vergi alma
yoluyla öğrencilerden özel bir katkı sağlamaktadır.
Tartışma genelde aşağıdaki konulara dayanmaktadır :
• Tam veya kısmi kamu finansmanlı bir yükseköğretim
sisteminde, finansmanın kurumlardan ziyade öğrencilerle
ilişkilendirilmesiyle etkili bir rekabet sağlanıp
sağlanmayacağı,
• Her tür özel katkı talebinin başta makul kişisel veya ailevi
kaynaklara sahip olmayan öğrenciler olmak üzere tüm
öğrencilerin üniversiteye girişlerinde engel teşkil edip
etmeyeceği,
• Tüm vergi mükellefleri yükseköğretim (en azından lisans)
eğitimini finanse edeceklerinden, söz konusu eğitimi alan
nüfusun genellikle maddi anlamda daha iyi durumdakilerin
temsil edildikleri oran olması nedeniyle tamamen kamu destekli
finansmanın yetersiz kalıp kalmayacağı,
• Yükseköğretime sosyal dönütlerin tamamen kamu destekli
finansmanı haklı çıkarıp çıkarmayacağı,
• Yükseköğretime özel dönütlerin kişisel katkı gerekliliğini
haklı çıkarıp çıkarmayacağı.
• Özel katkı maliyetlerinin sübvanse edilmesi kapsamı
değişkenlik göstermektedir. Bir kursun maliyetinin sadece bir
bölümü özel katkı yoluyla karşılandığında direkt sübvansiyon
bulunmaktadır. Diğer sübvansiyonlar, borçlanmalar veya
ertelenmiş ödemelerde düşük faiz ücreti şeklini almaktadır.
• Harç farklılığı da başka bir sorundur. Özel katkıların
yapıldığı durumlarda çalışma alanına göre miktar
değişebilmektedir. Kurumdan kuruma harçların değişkenlik
göstermesi özel teşebbüs için belirgin bir özellik olup
harçların kamu kurumlarınca tahsil edildiği durumlarda bu
değişkenlikler tartışmaya daha açık olmaktadır. Bazı ülkeler,
maksimum miktarı kanunen öngörmek kaydıyla kurumların kendi
harçlarını belirlemelerine kısıtlı pazar imkanları
sağlamaktadır. Bazı durumlarda, talebin yayılması çabasıyla
popülaritesi düşük dönemler için daha düşük harçlar
belirlenerek harçlarda indirimli tarifeye gidilmektedir.
Kurumların Yönetimi
• Kurumların halka ve dış yatırım gruplarına daha çok
seslerini duyurabilmeleri için kurumsal yönetimde reformlar
başlatılmıştır. Kurumsal yönetim, daha dinamik ve rekabetçi
bir sektörün sorumluluk ve zorlukları karşısında zayıf ve
yetersiz kalmaktadır.
• Kamu ve özel sektörlerin ayrı olduğu ülkelerde reformlar,
kamunun daha özerk olması ve her iki sektörün de stratejik
politika hedeflerine katkıda bulunmaları üzerine
yoğunlaşmaktadır.
Uluslararasılaşan Yükseköğretimin Kalite Güvencesi
• Yükseköğretimin uluslararasılaşması öğrencilerin eğitim için
başka ülkelere gitmeleriyle başlamıştır. Günümüzde, sınırlar
ötesi bağlamda kurumların başka ülkelerdeki fiziki
varlıklarıyla veya elektronik ortam aracılığıyla
uluslararasılaşma giderek artış göstermektedir. Yükseköğretim
politikası esasen ulusal bir politika olduğu için
uluslararasılaşma, elektronik ortam başta olmak üzere birçok
alanda kalite kontrolü ile ilgili sorunları beraberinde
getirmektedir
OECD'nin ele alabileceği konular
Belli başlı öneriler şunlardır:
• Beceri gereksinimleri, koşulları ve iş piyasası çıktıları
arasındaki uygunluğun OECD ülkelerindeki değişik yüksek
öğretim kurumlarından mezunlar açısından analiz edilmesi,
• Kurumsal düzenlemeler, sevk ve idare, eğitim ve araştırma
programları, fon temini, erişim sorunları ve öz kaynak
konularına özellikle odaklanmak suretiyle yüksek öğretimdeki
gelişmelerin ve eğilimlerin gözden geçirilmesi,
• Eğitim hizmetlerindeki kayıtların gidişatı , kalite temini
ve niteliklerin akreditasyonu konularında artan ticari etki ve
boyutun gözden geçirilmesine devam edilmesi,
4. Oturum: Eğitim ve Sosyal Uyum
Tartışılan politika konuları
Okullar 'doğumda ayrılan bireyleri' bir araya getirilebilme ve
sosyal uyumu sağlamadaki rolü nedeniyle kamu eğitimi bir çok
ülkede ulusal vizyonun önemli bir parçası olmaktadır. Gerçek
çoğu zaman vizyondan uzaklaşmaktadır. Okullar genellikle
varsıllık, etnik köken, din, cinsiyet ve müfredat
farklılıkları nedeniyle ayrılmaktadır. Okullar arasındaki
rekabeti; öğrenci ve velilerin okulu değil, okulun öğrenciyi
seçmesine neden olarak istenmedik farklılıklar yaratmaktadır.
Bu oturumdaki tartışma, eğitimin daha uyumlu bir toplum
oluşturmaya olabilecek katkısından ziyade dezavantajlı
grupların gereksinimlerine nasıl yanıt vereceği konusuna
odaklanmıştır. Tartışmada özellikle işlenen konular:
Politika niyetleri
• Müfredat, kültür ve gelenekler açısından ortak anlayış
oluşturmalı aynı zamanda bireysel farklılıkların
geliştirilmesi için fırsatlar sağlamalıdır. Ortak olma ve
çeşitlilik arasındaki denge, eğitim boyunca çeşitlilik daha
fazla çeşitliliğe dönüşür ancak her seviyede dengeyi kurmak
önemli bir politika kararıdır. Nasıl bir bütünleşme
kendiliğinden oluşmadığında gerçek bir bütünleşmeden söz
edemiyorsak, kalite amaçlanmağında da eşit bir ayırımdan söz
etmemiz mümkün değildir.
• Bölgesel dilleri veya göçmen kültürleri ve dillerinin
varlığı söz konusu olduğunda müfredatta kültürel çeşitliliğin
tanınması konusunda daha özel mülahazalar vardır.
• Eğer eğitim sistemlerinin okullaşmanın ötesinde öğrenciler
açısından "sosyal uyum" deneyimi sağlaması ve sosyal uyuma
genel katkısı bekleniyorsa, çok iyi sosyal uyum göstergeleri
ve hatta karşılaştırma alanlarının saptanması yararlı
olacaktır.
Herkesi kapsama konusunda eksikliklerin giderilmesi
• Yasal bireysel çıkarlarla (örnek aileler çocuklarının en iyi
okula devam etmelerini isterken) sosyal çıkarları (geçmiş
birikimden kaynaklanan farklılıkların etkisini azaltmak için
olanaklar sağlayan bir toplumu) uzlaştırmak zordur.
• Müfredatın ortak öğeleri konusundaki genel eğitim politikası
ile okulun sağlaması beklenen ortak deneyimler bu yüzden;
- öğrenci ailelerinin okul ve program seçimini artıracak
politikalar,
- okulların özerkliğini artıracak politikalarca zarara
uğratılabilir.
• Hükümetin rolü, gereksinimleri doğrudan tedarik etme yerine
yerel uzmanlar oluşturma yönünde değişmektedir. Resmi eğitim
sistemine yabancılaştırılan ailelerin öfkesini dindirmek zaman
alacağından, bu süreç yavaş işleyebilir.
• Bazı gruplar özellikle dezavantajlıdır ve özel ilgiye
gereksinim duyarlar. Örneğin: bazı ülkelerdeki yerli nüfus
gibi.
• Çok dilli toplumların bulunduğu bazı ülkeler, sadece
kültürel farklılıklardan değil öğrencilerin çok dilli
olmalarını sağlayacak dil öğretimi için gerekli zaman
nedeniyle de özel problemlerle karşılaşabilirler.
• Eğitim sistemleri, kurumlar ve çeşitlilikle uğraşırken
öğrencilerin kalite çıktılarını sağlamaları gibi asıl hedefi
gözden kaçırılmamalıdır. Kurumların başlıca sorumlu tutulacağı
konu bu olmalıdır.
OECD'nin ele alabileceği konular
Belli başlı öneriler şunlardır:
• Sosyal uyumun net bir tanımının yapılması, risk gruplarının
belirlenmesi,
• Sosyal uyum göstergelerinin oluşturulması,
• Dezavantajlı grupların gereksinimlerini etkin bir şekilde
karşılayacak yolların belirlenmesi:
- erken çocukluk eğitimi için stratejiler
- başlangıç eğitimi sonrası yetişkin eğitimi için stratejiler
- değişik kurum ve programlarda eğitimin seçici aşamalarında
(örneğin: cinsiyet, sosyal sınıf, etnik) öğrencilerin geniş
tabanlı temsil edilmelerinin güçlendirilmesinde kullanılan
pozitif ayrımcılık metotları
- kaynak tahsis mekanizmaları ve okul organizasyon şekilleri
• Katılım oranları genel olarak arttığından, dezavantajlı
grupların göreceli performans seviyesindeki eğilimler
konusunda bilgi oluşturmaya çalışma
5. Oturum: Öğretmenler
Tartışılan politika konuları
Bir çok ülke, yüksek kalitede yeterli öğretmen mevcudunu
karşılamada ciddi sorunlarla karşı karşıya bulunmaktadır. İşe
alma ve işte tutmada sorunlar vardır. Devlet bütçesinde
yapılacak önemli artışlara müdahale edilmesinde sınırlı
kapasite vardır. Tartışmada kesinlik gösteren konular
şunlardır:
Problemin kapsamı
• Talepler ülkelere göre değişiklik göstermektedir. Eğitim
sistemine dahil olacak yaş gruplarına ilişkin temel demografik
eğilimler ve zorunlu eğitim sonrası eğitime katılım oranları
farklılık göstermektedir.
• Arza dair problemlerin kapsamı da farklıdır. Öğretmenlerin
yaş profili, istifa ve emeklilik yoluyla meslekten ayrılma ve
yeterli derecede niteliklere sahip öğretmenlerin
görevlendirilme oranlarında farklılıklar mevcuttur.
• Arz problemlerinin derecesi, ayrıca söz konusu bölge ve
konuma göre de (kırsal kesim ve dezavantajlı şehir bölgeleri-
varoşlar) değişmektedir.
Mesleğe alımın artırılması
• Ana karar noktalarındaki teşvikler mesleğe katılımı
artırabilir. Nakit teşvikleri, bireylerin hizmet öncesi
eğitimlerine ve/veya öğretmenliğe başladıkları tarihten
itibaren ödenebilir.
• Öğretmen eğitimi süresinde verilen destek bu tür eğitime
katılımı artırabilir. Eğitim süresince destek (gençler için
cep harçlığı, kariyer içi değişiklik yaparak öğretmenliğe
geçenlere verilecek maaşlar) verilebilir veya borçların ve
eğitim süresinde üstlenilen benzeri mali yükümlülüklerin affı
sağlanabilir.
• Öğretmen eğitiminin süresinin azaltılması bu eğitimi cazip
kılabilir. Ancak, öğretmenliğe hazırlık için yeterlilik
taleplerinin azaltılması, bir ölçüde mesleğin statüsünün
düşürülmesini bir yan ürün olarak ortaya çıkabilir. İkinci bir
strateji seçeneği ise öğretmen eğitiminin statüsünü bazı
ülkelerde olduğu gibi lisans düzeyine yükseltmek olabilir.
• Öğretmen mevcudu, çalışma hayatına atılmış ve başka bir
alana geçmek isteyen bireyler gibi yeni insan kaynaklarından
cezbedilecek insan gücü ile artırılabilir.
Mesleğin statüsünün ve çekiciliğinin artırılması
• Öğretmenliğinin çekiciliğinin artırabilmesinin direkt bir
yolu, maaşların artırılmasıdır. Resmi sektörün bütçe
sıkıntılarının bulunduğu ortamlarda, en azından bazı
öğretmenlere daha yüksek maaş ödeyerek bunun sınırlı bir
ölçüde gerçekleştirilmesi sağlanabilir. Bu uygulama, ulusal
düzeyde maaş sistemlerinin bulunduğu ülkelerde zor olabilir
ancak (kriterler oluşturularak);
- Daha üstün nitelikler taşıdığı tespit edilen,
- Öğretmen sayısının yetersiz olduğu alanlarda uzman olan,
- Atamaların cazip olmadığı coğrafi bölgelerde görev alan,
kişilere yükseltilmiş maaşlar ödenebilir.
• İş veren tarafından çalışma ortamlarının şartları
iyileştirilerek öğretmenlere olumlu sinyaller gönderilebilir:
- Daha iyi öğretmenler odası ve sınıflar,
- Daha yüksek kalitede ve sürekli mesleki gelişim imkanları.
• Öğretmenlerin statüsü öğretmenlerin çalışmalarının (iş
yükünün) yeniden organize edilmesi yoluyla da
geliştirilebilir. Bu, öğretmenlerin daha üstün nitelikler
kazanmaya konsantre olmalarını ve daha rutin idari görevlerin
(halen öğretmenlerin iş yükünün % 20'sini oluşturduğu tahmin
edilmektedir.) azaltılmasını sağlayabilir. Öğretmenlerin genel
iş yükü, öğrencilere tanınan seçenekler dizisinde bir takım
kısıtlamalara gidilerek azaltılabilir. Böylelikle elde edilen
tasarruflarla, öğretmenlerin yüz yüze eğitim verme saatlerini
azaltma, hazırlık ve mesleki gelişimleri için daha fazla zaman
tanıma veya öğretmenlere daha yüksek maaş ödenmesi
sağlanabilir.
• Öğretmelerin statüsü, öğretmenlerden beklenen mesleki
yeterlilik düzeylerinin artırılmasıyla yükseltilebilir. Bu da
aşağıda belirtilen yollarla sağlanabilir:
- Mesleki uygulamalarda yalnızlığın (izolasyonun) azaltılarak,
mesleki becerilerin ortak destekle oluşturulabileceği ekip
ruhu ile çalışma yöntemlerinin geliştirilmesi,
- Mesleğin uzmanlık bilgisini teşkil eden "pedagojik" bilginin
daha açık şekilde tanımlanması ve geliştirilmesi,
- Öğretmenlerin daha zor öğrencilerle daha iyi başa çıkabilmek
için hazırlıklı olmalarının sağlanması.
- Kendileri ve anlık dikkat ve kısa mesajlar yoluyla iletişim
kuran "kitle" jenerasyonu arasındaki kuşaklar arası
farklılıklarla daha iyi baş edebilmeleri için öğretmenlerin
daha iyi hazırlanması.
• Görevlerinden ayrılan öğretmenlerle yapılan mülakatlar,
okullarındaki liderlikle (yönetimle) ilgili
memnuniyetsizlikleri göstermektedir. Okul müdürlerinin ve
diğer yönetim kadrosunun seçiminin ve eğitiminin
iyileştirilmesi, öğretmenler arasındaki görevden ayrılma
eğilimleri üzerinde olumlu etki yaratacaktır.
OECD tarafından ele alınabilecek konular
Belli başlı öneriler aşağıdaki hususları içermektedir:
• Öğretmenlerin mevcut durumlarının iş yükünün aşağıdaki
noktalara odaklanarak incelenmesi:
- Yapı,
- Ödüllendirme,
- Mesleklerde esnekliği sağlamanın en iyi yolu.
• Nitelikli öğretmenlerin işe alınması ve meslekte tutulması
konulu proje tamamlandığında, mesleğe giriş ve meslekte tutma
konularının iyileştirilmesi için mesleğin statüsünün
geliştirecek stratejilerin değerlendirilmesi ve ileri
aşamalarda yapılabilecek çalışmaların belirlenmesi. |
|
|
|
|
|
|
|