YENİ “BOSNALAŞMA”LAR
Sami Kohen
Milliyet, 23 Haziran 1992
                         
...................
 
...................

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bağımsızlığını ilan eden cumhuriyetlerden bazısı, "Bosnalaşma" yolunda görünüyor.

Günümüzün siyasal lugatında bunun anlamı, egemenliğine kavuşan ülkenin etnik çatışmalara sahne olması, eski "merkez"in kendisine bağlı insanları "himaye" etmek gerekçesiyle müdahalede bulunması ve bölgenin büyük bir huzursuzluk ve gerginliğe sürüklenmesidir.

Bosna-Hersek'te haftalardır tanık olunan durumun bir benzeri şimdi Gürcistan ve Moldavya'da görülüyor.

• Gürcistan'ın bağımsızlığını ilan etmesinden sonra Güney Osetya bölgesinde yaşayan Rusların başkaldırması, artık bir iç savaşa dönüşüyor. Osetya milliyetçileri Gürcistan'dan koparak Rusya Federasyonu'na dahil olan Kuzey Osetya ile birleşmek arzusundalar. Gürcistan'da Rus kökenli Osetyalılar, 5.5 milyon nüfusun ancak yüzde 6'sını oluşturuyor; ama artık bağımsız Gürcistan Cumhuriyeti sınırları içinde bir azınlık olarak yaşamak istemiyor. Şu sırada Gürcü birlikleri ile Rusya'dan destek gören Osetya ayrılıkçıları arasında şiddetli çarpışmalar cereyan ediyor.

• Moldavya'da da Rus kökenliler 4,5 milyon nüfusun ancak yüzde 15'ini oluşturuyor. Onlar da yaşadıkları Trans-Dinyester bölgesinin ülkeden ayrılmasını istiyorlar. Aslında Moldavya'da nüfusun büyük kısmı Romen kökenlidir ve bu insanlar da hala anavatanları olarak baktıkları Romanya ile birleşmek arzusundadır. Rus ayrılıkçıları ise buna şiddetle karşıdırlar. Moldavya'da Rus (eski Sovyet) birlikleri, bu ayrılıkçılara açıkça yardım ediyor. Ve burada da Moldavya askeri birlikleri ile, Rus ordusu desteğindeki ayrılıkçılar arasındaki çatışmalar giderek şiddetleniyor.



Her iki cumhuriyette durumun daha da vahimleşmesine -veya "Bosnalaşması"na- yol açan bir faktör de, Rusya Federasyonu liderlerinin, açıkça müdahale tehdidinde bulunmalarıdır. Rus hükümeti yayınladığı bir bildiri ile eğer Gürcistan'da derhal ateş kesilmezse Moskova'nın "gereken önlemleri almak zorunda kalacağı" uyarısında bulundu. Yeltsin gibi, yardımcısı Alexander Grutçko, daha da sert bir dil kullanarak Rusya'nın Moldavya ve Gürcistan'da "kıyıma uğrayan" Rusları "korumak" için harekete geçeceğini söyledi.

Tabii bu sözler, Gürcistan ve Moldavya'da büyük bir infial yarattı. Gürcistan Cumhurbaşkanı Şevardnadze diplomatik bir dil kullanmaya gerek görmeden Yeltsin için "utanmaz... sorumsuz" gibi sıfatlar kullandı.

Böylece bu iki cumhuriyetteki iç çatışmalar Rusya ile komşuları arasında "devletlerarası" bir sürtüşmeye dönüşüyor. Oysa şimdiye kadar Rusya, bu tür kavgalara karışmamayı yeğliyordu. Dolayısı ile Rus liderlerinin son tehditleri, Moskova'nın bu konudaki politikasını değiştirdiğini ortaya koyuyor...

Rus liderlerine göre, Moldavya ve Gürcistan'daki Rusların hakları ve hatta hayatları tehlikededir. Bu sorunlar müzakere ile halledileceğine, kan dökülmektedir. Moskova artık buna seyirci kalamaz.

Moldavya ve Gürcistan hükümetlerinin (ve halkın çoğunluğunun) görüşü ise bu değil. Onlar, ayrılıkçıları suçluyor ve Moskova'nın da onlara cesaret verdiğini öne sürüyor. Simdi de Rusya'nın tehditlerini kendi iç işlerine müdahale ve aynı zamanda Moskova'nın "yayılmacı niyetleri" nin bir işareti sayıyor...



Dağılan SSCB topraklarında Rusya dışında çeşitli cumhuriyetlerde 25 milyon Rus yaşıyor. Bugün Moldavya ve Gürcistan'da görülen durumun yarın başka cumhuriyetlere sirayet etmesi tehlikesi var.

SSCB'nin dağılmasından sonra endişe edilen sürtüşmeler, çatışmalar, huzursuzluklar başladı bile...